YUNUSLU
Asırlar var ki derdin hiç bitmedi
Gariplik yoldaşın oldu gitmedi
Çok ıstırap çektin hala yetmedi
Umuduma el oldun sen Yunuslu
Yıkılmış obaların o evlerin
Viran olmuş güzel şirin yerlerin
Sustu mu şakıyan eski dillerin
Bağrıma esen yel oldun Yunuslu
Ocağından yiğitler geldi geçti
Allı gelinler ecel şerbetini içti
Yaradan hepsine bir ömür biçti
Göz yaşıma göl oldun sen Yunuslu
Mazide kaldı o güzelim canlar
Manasını ancak Arif’ler anlar
Bize her zaman ibret oldu onlar
Duyguma sel oldun sen Yunuslu
Sıra dağların ardı sana yar mı
Harita da adın yerin var mı
Bu fani dünya gayri bize dar mı
Ateşime kül oldun sen Yunuslu
Kuz dağının bir yetim yavrusu
Toroslar’ın mahzun minik kuzusu
Fakirin sana kavuşmak arzusu
Hasretime gel oldun sen Yunuslu
Sabi gibi beslen iki pınardan
Biri Kılıç dere biri Sorkun’dan
Gayri bana da bir yer ver arkandan
Mızrabıma tel oldun sen Yunuslu
Bahar gelince Yaylaya göçerdin
Ilkıda koyunu kuzudan seçerdin
Kıple Pınarı’ndan soğuk su içerdin
Has Bahçemde Gül oldun sen Yunuslu
Obanda geçirdim nice çok yazı
Görünürmü tepeden Yörük kızı
Ismahan Gelin içimde bir sızı
Toprağıma İl oldun sen yunuslu
Ey dostlar vasıl olalım sılaya
Dua için topraktaki canlara
Yalvaralım Bizde yüce Mevlaya
Zikrime dil oldun sen Yunuslu
M.Şen
Aralık/2006 Konya