KARABAYIR KÖYÜ TARİHİ
Muhterem karilerim; Köyümüzün tarihi hakkında ciddi hiç bir bilgiye sahip değiliz. Ancak çeşitli kaynaklardan elde edilen ve doğruluğu ispatlanmış bilgi kırıntılarını bu sayfadan sizlerle paylaşmak istedim. Niyetimiz elde ettiğimiz her türlü bilgiyi bu sayfada toplayarak sağlıklı bir sonuca ulaşmaktır. Şayet bu bilgiler şimdi kayıt altına alınmazsa on yıl sonra bu bilgileri de bulamayabiliriz. Bu hususta sizlerin değerli katkılarına ihtiyacımız vardır. Unutulmamalıdır ki bu köy yalnızca bu fakire tapulu değildir. Bu duygular ışığında asıl konumuza geçmek isterim.
Türkler 629 yılında Müslüman olmuşlardır
1071 yılında Anadolu kapıları Türklere açılır.
Orta Asya’ bize en yakın kültür ve yaşam şekli Türkmenistan’dır. Kanaatimce bizim Türk boylarının geldiği yer Türkmenistan’dır. Göç yollarına gelince Türkmenistan, İran, Musul, Kerkük, Adana Osmaniye, Ermenek, Taşkent Yaylaları’dır.
1100 tarihinde, Yani Malazgirt Meydan Muharebesi’nden 30 yıl sonra Süleyman Halife tarafından Sınandı (Hocaköy) kurulmuştur.
Köyümüz arazisinin tamamı Hocaköy nüfuz bölgesi altındadır.
Hoca köy nüfuz bölgesi Avdan tekkesi, Çad Değirmeni, Söğüt Köprüsü, Dolhanlar Deresi, Kapuz Gediği, Haydar dağı, Tosun Taşı , Sülek Yaylası’na uzanan geniş bir arazi parçasıdır.
Hocaköy’de bulunan uç beyleri beylikler döneminde sürekli olarak Alanya’da ki Fele Beyliği’ni, az da olsa Beyşehir’de bulunan Eşref Oğulları Beyliği’nin tarafını tutmuş asla Fele beyliği iç işlerinde bağımsız dış işlerinde Karaman oğulları Beyliği’nin bağlı bir beyliktir. Böyle olmasına rağmen sürekli Karaman Oğulları Beyliği ile bir yarış. Halindedir.
Karaman Oğulları Göksu ırmağının doğu tarafını zaptetmiş ancak batı tarafına geçememişlerdir. Bozkır’a 10 km kala türbeler denilen mevkide Karaman Oğulları ile Fele Beyliği arasında bir savaş meydana gelmiş ve her iki tarafın askerleri ayrı ayrı mezarlığa gömülmüşlerdir. O nun için buranın adı türbeler adı ile anılmaktadır. Hoca köyde bulunan uç beylerinin Karaman oğulları karşında güçlü olabilmeleri için asker ve mali güce ihtiyacı vardır. Yazın Toros yaylalarında kışında sahile göçen Yörük aşiretleri bu bölgeye yerleştirerek güç kuvvet temin etmek istemektedir. Muhtemel ki Yörük aşiretleri hocaköyde bulunan şeyhin yakın yardımıma mazhar olmuşlar ki kendi mezarlarının yanına mezar yeri göstermişler kendilerine bu aşiretleri dost edinmişlerdir. Şeyhlere en yakın mezarlar Gedikli sülalesine ait mezarlardır. Bundan şunu anlamak da mümkündür şeyh Yunuslu’ya ilk gelenleri ve özelikle Gedikli büyüklerini kendine dost edinmiştir.
1530 yılında basılan bir haritada Karabayır diye bir köy yer almamaktadır. Tahminen ve büyüklerimizden intikal eden rivayetlere göre köyümüz 1650-1700 yılları arasında, her iki mahallede bir birine yakın zamanda ve 2-üçer çadır halinde kurulmuştur. Kalabalık bir aşiret gelmemiştir. Çünkü arazinin küçüklüğü köylerin iç içe geçmişliği buna izin vermemektedir. İlk gelenlerin uğraşı alanı tamamen küçükbaş havyacılıktır. Sürü içinde koyun olmakla beraber kıl davar ağılıklıdır. Büyükbaş hayvan az da olsa beslenmekte olup, ayrıca deve, at, katır ve eşek gibi güç hayvanları da beslenmektedir. Davar sürüsü için arazi çok uygundur. Davarın içeceği su, kışın yiyeceği yaprak bolca vardır. Büyüklerimizden dinlediğimin ve yaptığım fiziki gözlemlere göre Yunuslu da ilk evler gediklinin evi Şu an köy oluğunun altındaki söğütlerin altında yapılmıştır. Musalar evi Mehmet Yüzbaşıların evi Mustafa Yavuz’un evin olduğu yer, İbicelinin evi Abdürrezzak Yavuz’ evin yerinde bir kayanın yanı başı, Halıların evi Abdullanh oğlu Mustafa Kılınç ’ın evi, Kara Hüseyin Uşağı’nın evi Ramazan Evmezin evinin doğusundaki küçük dut ağacının olduğu yerdir.
İki aşiret arasında köy arazileri centilmence paylaşılmış olmasına karşın, Yayla arazisi ise tamamen ortaktır.
Yörük aşiretleri için yaylak hayati öneme haizdir. İlk yerleşilen oba bu gün Yunuslu obasının kuzey batısında bulunan davar yatağının üst kısmı, tuzlanın güney doğu kısmında yer alan halen taş yığınlarının bulunduğu tepenin bayla tarafında kalan hafif çukurca bir yerdir. Yani her iki aşiretin obası ortaktır. Zamanla aşiret çoğalmış oba dar gelmiş, muhtemelen davarı tek bir sürü ile güderken iki yarı sürü gütme ihtiyacı hasıl olmuş; Karabayır aşireti obalarını kalaycı kayasının üstü ile Tuzla arasında kalan bu gün şose yolun geçtiği mekana taşımışlardır. Bu bölge güne karşı olduğundan baharın soğuk günlerinde karın erken kalktığı bir yer olması nedeniyle yerleşim yerine uygundur. Ancak gün dönümünden sonra aşırı sıcaklar olması nedeniyle yoğurtlar bozulmaya yüz tutmaktadır. Onun için aşiret obayı şimdiki yere taşımıştır. Yunuslu aşireti ise mevcut yerde kalarak çoğaldıkça obayı şimdiki Koyağın etrafına yaymışlardır. Obalar ayrılmış olsa da Yaylak ortak olarak kardeş hane kullanıla gelmiştir. Yaylanın kullanılmasında Kumpirlik arazisinin ekimi, gevenin kazılması, çağşırın ve dikenin işlenmesinde her hangi bir ihtilaf çıkmamıştır. Yayla arazisi içinde bulunan dereler, pınarlar ve çeşmeler ortak kullanılmaktadır.
Köy yerleşkesinde ikili bir sistem vardır. Guz dağının iki pınarı her iki mahalle tarafından adeta eşit paylaştırmıştır. Bu pınarlardan Pınarbaşı suyu Karabayı’ra, Kılıç Dere kaynak Yunuslu’ya hayat vermektedir. Kılınçdere kaynak suyu Pınar başı kaynak suyuna nazaran biraz azdır . Ancak Kılıç Derenin hemen altında bulunan adeta onun küçük kardeşi konumunda ki Sorkun kaynak suyu ilave edilirse yine eşitlik sağlanmış olur.
Karabayır’da Pınarbaşı ortak sulama sistemi mevcuttur. Yunuslu’da ise Kılınçdere , Sorkun, Büyük Pınar olmak üzere üç adet ortak sulama sistemi mevcuttur. Sulama sistemlerinde su paylaşımı mevcut arazilere göre yapılmıştır. Kılıç Dere sulama sistemi Kovanlık Köyü eli ortaklaşa kullanılmaktadır. Bu sistemde toplam devir günü 14 gündür. Başlangıçta eşit olan ortaklık satın almalarla bu oran 9/5 şeklinde Yunuslu lehine çoğalmıştır.
Köy yerleşkesinde her iki mahallenin ayrı ayrı camileri, köy olukları, yeni yapımlarla köy su şebekeleri mevcuttur. Mezarlık asırlardan beri ortak kullanılmaktadır. Köye yapılan her iki mektep ise ortak yapılıp ortak kullanılmıştır. 1944 yılında yapılan mektep konum itibariyle çok ince bir hesap edilirse 250 mt. Yunuslu mahallesine yakındır. Bu kadar cık bir fark uzun yıllar ihtilaf konusu yapılmıştır. 1986 yılında yapılan ikinci mektep uzun süren tartışmalar sonrasında her iki cami merkez alınmak suretiyle ölçümler yapılmış, tam orta noktaya gelen Gavur Harmanı’ denen mevkiye M. Emin Arıcı’nın arazisi üzerine yapılmıştır. Her iki mahallenin kışlak arazileri Taşbaşı, Ak yer, Küçük Üyük, Orta Tümek üzerinden geçen bir hat üzerinden centilmence paylaşılmıştır.
1840 yılında yapılan bir sayımda köyde 82 kadın 82 erkek olmak üzere toplam 164 kişi yaşamaktadır. Kaderin tatlı bir cilvesi olsa gerektir ki her iki mahallenin nüfusları her dönem birbirine çok yakındır. Şu an da yakın olduğunu tahmin ediyorum.
ŞEHİTLERİMİZ VE GAZİLERİMİZ
. Bilenen şehitler
- 1-Mehmet oğlu Ümmügülsüm?den olma Bekir YalçınPiyade er. Çanakkale cephesi Tiryandafil Çiftliği mevzilerinde17.04.1915 tarihinde şehit olmuştur.
- 2-Haliller Sülalesinden Halil oğlu İsmail Yıldırım;Piyade er. Çanakkale cephesindeAnafartalar taburunda 18.06.1915 tarihinde şehit olmuştur.
- 3-Ali oğlu İbrahim1313doğumlu,Hocaköy, Karabayır Köyündenpiyade er09.06.1915 tarihindenÇanakkale cephesinde tarihinde şehitdüşmüştür. (Kaynak: Konya Şehitlik kayıtları)
4- Kara Hüseyinler Sülalesinden Hasan oğlu Fatma’dan olma Mustafa Kılınç 1917 yılında İstanbul’da askerlik yaparken görevli olduğu askeri hasta hanede yangın çıkmış. Muhtemeldir ki çıkan yangında vefat etmiştir. Köye künyesi dahi gelmemiştir (Kaynak kişi: Hasan oğlu Ahmet Kılınç)
- 5-Hocaköy eşrafından Akmanlar Sülalesinden Abdullah oğlu Mehmet Tağmat piyade er5. Kolordu 10. Fırka Sıhhıye Bölüğümevki müstahkem 19.04.1915 tarihinde Çanakkale cephesinde şehit olmuştur.
- 6-Bekir oğlu Mehmet Piyade er,1304 doğumlu, HocaköyKarabayır Köyünden19.04.1915 tarihinde Çanakkale cephesiTiyandafilcifliğindenşehit düşmüştür. (Kaynak : Konya Şehitlik kayıtları)
- 7-Hasan oğluÜmmü’den olma Mehmet EserPiyade erÇanakkale cephesindesavaşırkenyaralanmış, uzun süre yaralı olarakyaşamış; komşu köylülerdengörenler vardaha sonra akıbeti bilinmemektedir.Büyük bir ihtimalleşehit olmuştur. Ölümtarihi 1914 yazılıdır.Künyesi dahi gelmemiştir. (Kaynak kişi: Mehmet Teberik)
- 8-İbiceli Sülalesinden Abdil oğlu, Asiye’den olma Ali Çakır 1. Cihan Harbinde Suriye cephesinde şehit düşmüştür. (Kaynak kişi: Hüseyin oğlu Mehmet Akkuş)
- 9-Yüzbaşılar sülalesinden Mustafa oğlu Ayşe’den olma Abdurrahman (asker) I. Cihan Harbinde Sarıkamış cephesinde şehit olmuştur. (Kaynak kişi: Hüseyin oğlu Mehmet Akkuş)
- 10- Musalar Sülalesinden Nurullah oğlu Fatma´dan olma Musa Çanakkale cephesinde şehit olmuştur. (Kaynak Kişi : Nurullah Kay)
Bilinen Gaziler
- 10-Mehmet oğlu Mümine’den olma 1835 doğumluGedikoğlu Ahmet 1876 Osmanlı -Rus savaşındaesir düşmüş esarettenkurtularakköyedönebilmiştir. (Kaynak kişi:Mustafa oğlu Ahmet Aksel)
11- İbiceli Sülalesinden Ali oğlu Fatma’dan olma Mehmet Ekiz Şam cephesinde askerlik yapmış; İngiliz esaretinden kaçarak kurtulmuştur.
12- Musalar Sülalesinden Ali oğlu Havva’dan olma Mehmet Doğan, Çanakkale cephesinde askerlik yapmıştır.
13- Gedikli Sülalesinden Osman oğlu, Havva dan olma Mehmet Şen; İlmiye sınıfından askerlikten muaf olduğu için 4 Temmuz 1914’ te bahse konu bu muafiyetin kaldırılmasıyla 20. Temmuz 2014 tarihinde 25 yaşında askere alınmıştır. Çanakkale cephesinde 4. topçu taburunda er olarak toplam 7 yıl askerlik yapmıştır.
14 ? Musalar Sülalesinden Mehmet oğlu Osman Duman Çanakkale cephesinde askerlik yapmıştır madalya sahibidir. Savaşta iki gözünü kaybetmiştir
15- İbiceli Sülalesinden Mustafa oğlu, Cemile’den olma Hüseyin Evmez Çanakkale cephesinde askerlik yapmış, savaşta sıcak çatışma sırasında ağır yaralanmış, ceset yığınlarını kendine siper ederek hayatta kalmayı başarmıştır. Bu yaralanmadan bir ayağı sakat kalmıştır.
16- İbiceli Sülalesinden Mustafa oğlu, Cemile’den olma Mehmet Yavuz; Önce Kazım Karabekir komutasında Kars cephesinde; sonra Çanakkale cephesinde askerlik yapmıştır. Bir keresinde Çanakkale cephesinde atılan top mermisinin meydana getirdiği toprak yığının altında kalmış, silah arkadaşları tarafından kurtarılmıştır. (Kaynak Kişi : Mehmet oğlu Abdurrezzak Yavuz )
- 17-Kara Hüseyinler Sülalesinden Hasan oğlu, Fatma’dan olma Abdullah Kılınç Hicazcephesinde askerlik yapmış, askerlik görevi sırasında hac farizasınıifa ettiğinden “hacı” unvanını almıştır.
- 18-Musalar Sülalesinden Nurullah oğlu, Fatma’danolma Ali Kaya Bağdat cephesinde askerlik yapmış;Bağdat Cephesinden yaya olarak 83 günde köye intikal etmiştir.(Kaynak kişi: Ali oğluNurullah Kaya)
19- Darpıcılar Sülalesinden Mehmet oğlu Havva ?dan olma Hüseyin Bağcı Çanakkale ve Afyon cephelerinde toplam 8 yıl askerlik yapmış. Sırtında şarapnel parçası ile yaralanmıştır. Şarapnel parçasını ölünceye kadar vücudunda taşımıştır. (Kaynak kişi: Yunus Bağcı)
20- İbişler Sülalesinden Mustafa oğlu, Ayşe’den olma Ali Aydın Çanakkale ve afyon cephelerinde toplam 7 yıl askerlik yapmıştır. (Kaynak kişi: Ahmet oğlu Mehmet Aydın)
21- Darpıcılar Sülalesinden Abdülkerim oğlu, Mümine’ den olma İbrahim Koçak İstiklal Savaşı Afyon cephesinde askerlik yapmıştır.
22- Gedikli Sülalesinden Abdürrezzak oğlu, Fatma’dan olma Mehmet Emin Arıcı İstiklal Savaşı Afyon cephesine piyade er olarak askerlik yapmış gazi madalyası sahibidir.
23- Yüzbaşı Sülalesinden Mehmet oğlu, Mustafa Çıldır kurtuluş savaşında Afyon cephesinde askerlik yapmıştır
Kuvay-ı Milliye hareketine bizzat nefer olarak katılmıştır
- Köyümüzden Kore Harbi ’ne iştirak eden yoktur.
24- İbrahim oğlu Mehmet Karaturp; 24 Temmuz 1974 tarihinde başlayan Kıbrıs Barış Harekatına iştirak ederek bizzat sıcak çatışmalara katılmıştır. Piyade er olarak görev yapmış harekatın ikinci günü savaş gemisi ile adaya intikal etmiş; terhisine kadar adada görev yapmıştır. Kendisine gazilik unvanı verilmiş olup, halen yaşamaktadır.
Bozkır İsyanlarının Köyümüze Yansımaları
Bozkır İsyanı 26 Eylül 1919 tarihinde İstanbul hükümeti ve Meclisi Mebusan görev başındadır. Ankara hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisi açılmamıştır. Hal böyle iken Kuva-yı Milliye’nin bölgede yapılandığını iddiasıyla köylerden toplanan sayıları 3.000 yakın silahlı güçler Bozıkır’a saldırmış, az sayıda bulanan düzenli ordu birlikleri bu saldırıya karşı koymada başarılı olamamışlardır. İsyancılar kısa zamanda Bozkır’ı ele geçirmiş Padişahın atadığı Kaymakam Kamil Bey, 5 müslüman ve iki gayri müslim olmak üzere toplam 8 kişiyi katletmişler. Birinci Bozkır isyanı nasihat yolu ile çözülmüştür. 22 Ekim 1919 tarihinde aynı kişiler tarafından başlatılan 2. Bozkır isyanı Akşehir’den gelen Yarbay Arif Bey komutasındaki düzenli ordu birlikleri tarafından bastırılmıştır.
Köyümüzden bu isyana katılan isyancı yoktur; bilakis isyana karşı çıkanlar vardır. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında Yunuslu’da Yüzbaşılar Sülalesinden Mustafa Çıldır, Kuvva-i Milliye destekçisidir. Darpıcılar sülalesinden Mehmet oğlu Abdülkerim Bayar Kuvva-i Milliye Destekçsidir. Bozkır isyanlarında İsyana karşı çıkan üç aileden birisidir. Bozkır isyanlarına karşı çıkan aileler 1- Yalıhüyük’ten Tahsin Bey, 2- Kayapınar Köyün’den Mustafa Çavuş 3- Karabayır Köyü’den Abdülkerim Bayar (Hacı Kerim ) Hacı Kerim ve Darpıcılar desteğinin bedeline ağır ödemiştir. Hacı Kerim’in isyancılara karşı çıktığını öğrenen isyan yanlısı komşu köylüler Darpıcılara psikolojik ve fiziksel baskı kurmuşlardır. Bu durumda Darpıcıların ileri gelenleri Kayapınar Köyü’ne sığınmışlar; komşu köylerden isyan yanlısı bazı kimseler Darpıcıların evlerini yağmalamışlardır. (Kaynak Kişi: Mustafa oğlu Hüsnü Bayar)
2. CİHAN HARBİ’NİN KÖYÜMÜZDEKİ YANSIMALARI (1939-1945)
I. Cihan harbinin yaraları sarılmadan 1939 tarihinde II. Cihan Harbi başlamıştır. Dünyanın gördüğü en kanlı savaştır. Türkiye Cumhuriyeti Başta Reisicumhur Mustafa İsmet Paşa, Genelkurmay Başkanı Mareşal Mustafa Fevzi Çakmak’ın feraset ve basiretli politikaları sayesinde: bu anlamsız savaşa fiilen katılmamış; ancak savaşın maddi ve manevi tüm sıkıntılarını çekmiştir. Askerlik 4 yıla çıkarılmış. Yeni vergiler konmuş. Devlet silah mühimmat, çeki hayvanı ve hayvan yemi, saman, asker için gıda stoklamıştır. Halk bu yükümlülükleri karşılarken bir hayli yıpranmıştır. Alman uçaklarının hava saldırılarına karşı şehirlerde ve köylerde her bir haneye, aile bireylerine yetecek kadar sığınak kazması emredilmiştir.
Köylülerin katkılarıyla her iki mahalleye bir oda yapılmış, bu odalara devlet tarafından telefon bağlanmıştır. Bu telefonlar karakola bağlıdır. Telefonun başında köylülerin 24 saat nöbet tutması emredilmiştir. Kuz Dağı’nın zirvesindeki Taşbaşı mevkiine bir uçak gözetleme kulesi yapılmış, bu kulede zaman zaman askerler nöbet tutmuş; zaman zaman da köylüler nöbet tutarak düşman uçaklarını haber vermekle görevlendirilmiştir. Hava taarruzlarına karşı yapılan bu kulenin önünde bir uçak resmi yapılmış; bu resim hava trafiğinde uçaklar için nirengi noktası olarak kullanılmıştır. Hâlâ bu rota kullanılmaktadır. Tüm bu tedbirler Alman hava saldırılarından meydana gelecek zarar ve ziyanı en aza indirmek için yapılmıştır. 1942 yılında müthiş bir kuraklık olmuş, toprakta tane çatlamamıştır. Tarihimize “kırk ikinin kıtlığı” diye geçmiştir. 6 yıl süren savaş ve kıtlık yıllarında halkımız fakr-u zaruret içinde iki köy odası bir ilkokul binası yapmıştır.
Siyasi olarak iki partili dönemde Yunuslu CHP yi Karabayır Demokrat Parti ve Adalet Partisini desteklemişlerdir.
YUNUSLU KOVANLIK İLİŞKİSİ :
Osmanlı ?nın son dönemlerinde tahminen 1876 Osmanlı Rus Savaşından sonra Devlet halka ağır vergiler koymak zorunda kalır. Bu vergiler köy büyüklüğüne göre değişkenlik arz etmektedir. Karabayır köyüne salınan Hane başına bölünce yüksek Kovanlık köyüne salınan vergi nisbeten düşüktür. Yunuslu dan bazı aileler düşük vergi ödemek için kayıtlarını Kovanlık nüfus siciline aktarırlar. Yunuslu’nun çoğunluğu yine Karabayır nüfusuna kayıtlıdır. Bu aileler davarlarını otlatmak için eskiden olduğu gibi Yunuslu Obasına göçerler Yunuslu Yayla arazilerinde güderler.
Yunuslu Obasının ortak bir sürüsü vardır. Kovanlık Obası ile Yayla arazileri içinde keskin sınırlar vardır. Zaman zaman silahlı çatışmaya varan sınır itilafları olmuştur. Yine bu aileler köyde sürülerini Yunuslu arazileri içinde tek sürü halinde güderler. Yörük geleneğinde yaylak ve kışlaklarda
Sürü birliği esastır. Yine köy arazileri içinde Kovanlık ve Yunuslu meralarında keskin sınırlar vardır. Zaman zaman sınır ihlalleri için itilaflar olmuştur. Mezarlıklar en güzel tapu senedidir. Bilindiği kadarıyla Yunusu halkının özellikle de Gedikli Sülalesinin mezarları Hoca Köy mezarlığı sınır hattından başlar. Yunuslu halkının tüm mezarlar Karabayır ile ortak kullanılan mezarlıktadır. Yani bahse konu ailelerin de mezarları bu mezarlıktadır. Sonuç olarak buradan şunu ifade etmek isterim. Bu ailelerin Kovanlıkla bağları yalnızca nüfus kayıtlarında dır. Yunuslu hiçbir zaman Kovanlıkla beraber olmamış devamlı Karabayırla beraber ola gelmiştir. Mezarlık ve yayla Nura’da ki araziler bunun en güzel ispatıdır.
Bu ayrılık köy halkı arasında zamanla sıkıntı vermeye başlamıştır. Bundan hem Kovanlık’ a dahil olan aileler hem diğer aileler, hem de Karabayır da
İleri gelenler rahatsız olmuşlardır. Bu duruma çözüm aramaya başlamışlardır. 1934 tarihinde Konya Valisi Bozkır ve Köylerini ziyaret etmektedir. Özellikle Hocaköy Nahiyesi’ne sık sık ziyarete gelmektedir. Bu durumu fırsat bilen köy idare heyeti Vali Beyi Köye davet eder. Pınar Başı’nda Koyun kesip yemek ikram edilir. Köyün bu sıkıntısı arz edilir.
Vali Bey bir seçim yapılmasını ve seçim neticesine göre işlem yapabileceğini beyan eder. Şükrü Bayar amcası Arif Arslan’nın yerine Vekaleten muhtarlık vazifesini yürütmektedir. Kasım ayının son Pazar günü Yunuslu da bir referandum yapılır. Referandumun konusu Karabayırı’mı istersiniz Kovanlığı mı istersiniz sorusuna cevap aramaktır. Çoğunluk Karabayır çıkması muhtemeldir. Ancak Köyün ileri gelenleri bu ikinci bir ihtilafa meydan vermemek için; referandumun Karabayır lehine yüksek oranla kazanılmışını isterler. Bunu için özel bir gayret sarfederler. Seçim neticesi de beklenildiği gibi % 90 ların üzerinde Karabayır lehine çıkar. Bu ihtilaf böylece çözülür. Burada Hacılar ve Gedikli ittifakı ve siyaseti galip gelir.
Kronolojik Vakalar:
1934 yılında soyadı kanunu çıkarak herkesin bir soyadı alması sağlanır.
1943 yılında Mehmet Özçelik Bozkır’ ilk otobüsü getirir ve otobüs işletmeciği yapar.
1944 yılında muhtar İsmail Gedik öncülüğünde ilk mektep inşa edilerek 1945 yılında öğretime açılır. Ali Doğan ilk öğretmen olarak göreve başlar.
1952 yılında Ali Doğan köye ilk radyoyu getirir.
1955 yılında Yunuslu Köy oluğu inşa edilir. Su daha önce getirilmiştir.
1957 yılında Musa Kurt’un fikir vermesiyle kışlık elma fidanları dikilir.
Bu tarihten önce kışlık elma olmayıp yazlık elmalar mevcuttur.
- 1959yılında Yayla’dakiKumpirlik arazisi ekilmez olur.
- 1960Yılında nura oluğuNuraiçinde ki kaynağından alınarak yayla yoluna getirir ve çeşmesi ve batmalarıyapılır.
- 1961YılındaAlmanya’ya işçi gönderilir. İlk gidenisim Mehmet Aksel
1961 yılının 17 Temmuz 1 günü Gülkadın adında Allahın garip bir kulu bir oğlan çocuğu dünyaya getirir adını Mustafa koyarlar.
1962 yılında Yunuslu ?ya ücretli bir imam tutulur.
1963 yılında besicilik işleri başlar Köyden 8-10 kişi Ahmet Gedik’in öncülüğündü Antep’e besiye bakmaya gider.
1964 yılında İstanbul’a seyyar satıcı olarak çalışmaya gidilir. İlk gidenler İbrahim Koçak ve Şevki Koçak ?tır. Osmanlı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kaya’nın İstanbul da çalıştığı ve limon sattığı rivayet edilir.
1965 yılında Yunuslu Camisine çatı yapılır.
1966 yılında Kılıç Dere havuzu ve Pınarbaşı beton kanalı yapılır.
1966 yılında köye ikinci bir öğretmen olarak Sabri Arıcı atanır.
1967 yılında Yunuslu Camisine bir lüks alınır.
1969 yılında Ahmet Arıcı’nın teşviki ve yardımlarıyla Fransa’ya işçi gönderilir. İlk olarak Arif Şen, Mehmet Duman, Ziya Arıcı, Mustafa Kılıç işçi pasaportuyla gitmişlerdir.
1970 yılında Mehmet Uysal bir Jeep alarak köyde yolcu taşımaya başlamıştır.
1970 yılında camiye bir hopörler alınır.
1971 yılında Osman Şen tarafından köye ilk olarak teyp getirilir.
1972 yılında Karabayır camisine kadrolu bir imam atanır.
1976 yılında köye elektrik getirilir.
1985 yılında Yunuslu ya kadrolu imam atanır.
1985 yılında Büyük Pınar su kaynağından su alınarak Yunuslu içme suyu şebekesi ve deposu yapılır.
1986 yılında Muhtar İsmail Gedik öncülüğünde eski mektep yıkılarak Gavur Harmanı mevkisine yeni bir mektep yapılır. Kaderin cilvesine bakınız ki ilk mektebi yapan İsmail Gedik ikinci mektebi yapan da onun torunu İsmail Gedik tir.
- 1996yılında Konya’dabazı hemşehrilerimiz bir araya gelerekköyümüz adına bazı hizmetlerin yapılması içinçalışma başlatırlar. Bir çoktoplantı yapılır.Çeşitli kararlar alınır.Bu kararlarınen önemlisiher yıl yayla daköylülerimizle bir araya gelerekbir anma günü tertip edilmesidir. Bu toplantılardan bir tanesine katılanlarınisim listesiaşağıda verilmiştir.
2 Aralık 1996 Tarihinde
Karabayır Köyü dernek kuruluşu müteşebbis heyeti toplantısına katılanlar :
1- Mustafa Şen
2- Mehmet Doğan (Ali oğlu)
3- Mustafa Koçak
4- Zeki Doğan
5- Mustafa Aydın
6- Yakup Tağmat
7- Mehmet Kılınç
8- Abidin Kıran
9- Mustafa Evmez (Abdurrahman oğlu) Allah rahmet eylesin
10- Mustafa Doğan
11- Mehmet Doğan (Ahmet oğlu
12- Numan Oğuz
13- Ali Kaya
Bu toplantıların bereketi ve neticesi olarak köyümüze birçok hizmet yapılmasına öncülük edilmiş. Hemşehrilerimize çeşitli yardımlar yapılmıştır.
1997,1998,1999,2000,2003,2005,2007,2009,2011 yıllarında anma günü tertip edilerek köylülerimizin geniş katılımı sağlanmıştır.
1998 yılında Karabayır Köyü İlkokulu kapatılmış, öğrenciler taşımalı sistemle Üçpınar İlköğretim Okuluna taşınmaktadır. Karabayır İlkokulu 370 kişi mezun etmiştir.
1999 yılında Ahmet Kılıç Tekerlek tepesinin güneyinde bulunan Ekiz Koca’nın suyu tabir edilen kaynak suyunu Yunuslu camisine getirerek caminin sürekli bir suya kavuşmasını sağlamıştır.
2000 yılında Veysel Oğuz yardımıyla Karabayır Camisi’ne bir minare yapılır. Aynı yıl Osman Doğan öncülüğünde Yunuslu Camisini bir minare yapılır.
2000 yılında Muhtar Eyüp Oğuz öncülüğünde Pınar Başı Kaynak suyundan bir miktar su alınarak Karabayır içme suyu şebekesi ve deposu yapılmıştır.
2004 yılında Muhtar Abdurrahman Oğuz’un girişimiyle mezarlık arazisi genişlettirilir ve etrafına beton duvar çevrilir.
2010 yılında Pınarbaşı kapalı sulama projesi ve Kılıçdere kapalı sulama projesi yapılmıştır.
2011 nüfus sayımına göre köyümüzde 62 Erkek 70 kadın toplam 132 kişi
yaşamaktadır.
Burada ismi geçen atalarımızı rahmetle anarken, halen yaşayan köylülerimize sıhhat ve afiyetler dilerim. Cümle geçmişlerimizden hayır ve iyilik sahiplerinden Allah razı olsun