PERİŞAN
Şöyle bir baktım köyümün dağına
Kurumuş dalları güzü perişan
Bir izi kalmamış özünden yana
Tepesi ardınca düzü perişan.
Salınarak vardım Pınar Başına
Solmuş a gülleri yüzü perişan
Testi dolduranı yok ardı sıra
Kuru deresinde güzü perişan..
Çeşmeler akmıyor nerede suyu
Ocakta yanmayan közü perişan
Gelmiyor artık bir tek garip yolcu
Gövdesi yıkılmış, özü perişan.
Gazel olmuş güzel yeşil bağları
Dökülmüş yaprağı üzüm perişan
Mazide kalmış güzelim çağları
Ağlayan yaşlarla gözüm perişan.
Issız kalmış Yunuslu?nun Obası
Dağılmış sürüsü kuzu perişan
Bilmem nerede davarın çobanı
Azığa kattığı tuzu perişan.
Haneler azalmış, yoktur kimseler
Yıkılmış damları evler perişan
Sılamın halini ah bir görseler
Mezarlık ta yatan erler perişan.
Bir yolcu bile yok ıssız yollarda
Uğramaz hiç kimse hanlar perişan
Kuru bir yel eser ulu dağlarda
Mazide kalan o canlar perişan
Yanmış ekinler kurak tarlasında
Boynu bükük kalmış başak perişan
Hazin bir yığın var şu harmanında
Atılmış kenara orak perişan.
Bir şairin sonu böylemi olur
Okunmaz şiiri yazan perişan
Gün gelir Taner gözlerden kaybolur
Kırılır kalemi Ozan perişan.
Ahmet Taner Aksel
30 Temmuz 2015
Çatalhüyük/Konya