H O Ş G Ö R Ü
Hoş görü sözcüğü isminden de anlaşılacağı üzere
hoş tutmak itidalli olmak, karşıdaki veya diğer, taraftaki insanları anlamaktır.
Hoş görü diğer bir anlam itibariyle karşı düşünceleri farklı kültürleri ayrı yaşam tarzlarını benimsemek, onlara saygı duymaktır.
Tasavvuf şairlerimizden Yunus Emre “ Elif okuduk ötürü,
Pazar eyledik götürü, Yaratılanı hoş gördük , Yaratandan ötürü” diyerek; hoşgörünün Yaratıcının rızası için kullarına yapılması
gerek bir görev olarak kabul etmiştir.
Hoş görünün sosyolojik ve toplumsal faydaları saymakla bitmez. İnsanlar arasındaki gerilimleri
ortadan kaldırır. Çatışma ve zıtlıkları yok ederek , şiddet ortamının hazırlanmasına engel olur.
Toplumdaki farklı düşüncelerin, ayrı kültürlerin, diğer yaşam
tarzlarının benimsenmesi gerekir. Bizim insanları denetlemek,
imtihana tabi tutmak, yargılamak, hatasını eksiğini, ayıbını,
günahını aramak gibi bir vazifemiz yoktur. Bu düşünceler sayesinde
farklı düşüncelerin bir zenginlik olarak algılanması sağlanmış olur.
Hoş görü insanlardaki ben merkezini yok eder. Benciliği kırar, yani insanlar bu sayede sadece kendisini düşünen insanlar olmaz.
insanların da kendisi gibi düşünmesini istemez. Zaten yalnız ve
yalnız kendisi için yaşayanlar başkalarına faydalı olamazlar. Önemli
olan kendimiz için yaşarken diğer canlılara yardımcı olmaktır. Yani insanoğlu bir mum gibi olmalı kendisi yanarken etrafına ışık vermelidir.
Bu şuurda olan insanlar tüm canlılara saygılı olur, diğer insanları düşünür, toplumdaki yardımlaşma ve dayanışmanın önünün açarak insanların bir bilerini sevmesini, anlamasını sağlar.
Hoşgörünün sağlanması için çocuklarımıza bu eğitiminin küçük yaşlarda verilmesi gerekir. Geleceğimizin teminatı olan yavrularımız
aileden başlayarak bu eğitim ve terbiyeyi alması gerekir.
Özellikle toplumdaki fakirlerin, acizlerin, ihtiyarların, çocukların, kadınların hakkını hukukunu koruyan bir hoşgörü anlayışını geliştirerek içimize yerleştirmeliyiz. Son yıllarda kadınlara yönelik şiddet içimizdeki hoşgörünün ne kadar azaldığını göstermektedir. Kadınlara karşı şiddet, hor görme, küçümseme, canlarına kıymaya kadar varan aşırı kin biz erkeklerin hoşgörüden yoksun olduğumuzun belirtisidir. Onun için hoşgörü anlayışımızı en küçük daireden yani kendimizden ve ailemizden
başlayarak dalga dalga etrafımıza yayarak genişletmeliyiz. Unutmayalım
ki en küçük dairede en büyük hizmet vardır. Nefsine hakim olamayan kendine hakim olamaz.
Hoş görülü bir toplumun gelişmesi için hepimizin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekir.
Saygı ve selamlar.
Hacı Mehmet AKSEL
28 Aralık 2013
Karatay/Konya