Üye Girişi
Şifremi Hatırlat Şifremi Hatırlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

Konya - BozkırKonya - Bozkır
KARABAYIRKARABAYIR
KöyüKöyü
wwwwww
.bozkirkarabayirkoyu..bozkirkarabayirkoyu.
comcom

Dernek
Dernek Logosu Dernek Logosu

Basın Bülteni Basın Bülteni



ADAKLAR


defa gösterilmiştir

                                              ADAKLAR

 

Adak: 1- Adamak eylemi.

                     2- Bir olayın olması için adanan ve gerçekleşince de kesilen kurbandır. Kimsenin ibadet maksadıyla yükümlü olmadığı halde, mübah olan bir işi yapmayı kararlaştırması, kendisine vacip kılması. (1)

Arapça Adak;  nezr (?????), lügatta ?insanın yerine getirmeyi kendisine borç (vâcip) kıldığı, vaadettiği şey? mânasına gelmektedir. Bir fıkıh terimi olarak nezir, ?dinen mükellef olmadığı halde, kişinin farz veya vâcip türünden bir ibadeti yapacağına dair Allah?a söz vermesi? şeklinde tarif edilmiştir (2)

 

Kurban; Sözlükte yaklaşmak, Allah?a (C.C.) yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, Allah?a yaklaşmak ve O?nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usülüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.( 3)

 

İnsanoğlu var olduğundan buyana kendince kutsal saydığı değerler üzerine çeşitli vaatlerde bulunarak adaklar adamıştır. Adaklar inanma, iman etme  duygusunun tezahürü olagelmiştir.

 

          Vaat edilen:  Kıymetli bir maden, altın, gümüş, para, arsa, arazi bağışı: çeşme, cami, yol, köprü okul,  hastane yaptırılması şeklinde  olabileceği gibi; üç gün oruç tutacağım, şu kadar fakiri doyuracağım veya giydireceğim şeklinde de olabilir. Bazı hallerde önemli bir şeyden vazgeçme gibi tezahür edebilir.  Bir hayvanı azat etme doğaya salma ve benzeri.  Ancak bu yazıda ?adak ? konumuz bir hayvan kesmeyi adamak, sonra bu vadi yerine getirmek olacaktır. Kurban olarak kesilecek hayvanda aranan şartlar, adak kurbanında da aranır. Adak kurbanlarından bahsederken; kurban bayramında kesilen kurbanları ikinci plana atmamamız gerekir. Vakti zamanı geldiğinde vacip olan kurbanımızı bizzat kesip gerekli işlemleri ifa etmeliyiz. 

 

          Kurbanın Tarihçesi Hangi Peygambere Dayanır?

Kurbanın tarihi Hz. Adem peygambere kadar dayanır. ?Onlara Âdem?in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı.?  (4)

İnsanlık tarihinde önemli bir dönüm noktası sayılan Tufan hadisesinden sonra Nuh Peygamber?in de kurban sunduğu bilinmektedir. Kurbanın kesilmesi geleneği Hz. Nuh ile başlamış ve tarih boyunca da devam etmiştir.

Bugünkü anladığımız manda ilk kurbanı  Hz İbrahim Kesmiş ve Peygamber efendimizde devam ettirmiştir. (5)

         İnsan oğlu var olduğundan  beri  bir çok dinlerde inançlarda  topluluklarda kur ban ve adak olagelmiştir.

          İslamiyet Öncesi Türklerde Adak ve Kurbanlar:

         Türk, Altay ve özellikle Balkar halk kültüründe kurban. Türkçedeki "kurban" sözcüğünün içerdiği anlamdan daha geniş kapsamlıdır. İlahi bir amaçla kesilen veya doğaya salınan hayvan ya da doğaya saçılan yiyecek, içecekler ile tahılları da içerir. Yakut dilinde ?adık? olarak söylenen bu sözcük bazı nesnelerin yakılmasını ve hayvanların özgür bırakılmasını da ifade eder

Türklerde dört tür kurban uygulaması vardır.

  1. Tayılga (Tayığ): Boğarak kurban. At veya sığırın kan dökmeden boğularak öldürülmesi.
  2. Boğuzlaga (Bogızlığ): Kanlı kurban. Hayvanların boğazlanarak (kesilerek) kurban edilmesi.
  3. Itıga (Iyığ/Idık): Azat kurbanı. Hayvanların özgür bırakılarak doğaya salınması.

     4. Saçılga (Saçığ/Saçı): Cansız kurban. Doğaya veya suya saçılan-sunulan  tahıllar,  yiyecek nesneler.  (6)

          Türklerde ve Moğollarda ve bağlantılı kavimler olan Ural-Ugor boylarında hiçbir zaman insan kurbanına rastlanmadığı için İbrahim peygamberin oğlunu kurban etme girişiminin Tanrı tarafından ödüllendirilmesi ama bu ödülün ise oğul kurbanının engellenmesi ve hatta yasaklanması şeklinde verilmesi merhamet ve bağışlama duygularını yansıttığı için büyük ilgi görmüştür. Kurban rastgele seçilmez, üstün ve seçkin bir özelliği olmalıdır. İslam dini ile daha da önem kazanan Kurban kavramı İbrahim peygamberin oğlunu kurban etmeye niyetlenmesi ama karşılığında ona bir koç gönderilmesi çok bilinen olaydır. Öteki dünya ile iletişim kurmanın bir yolu olarak algılanır. (7)

 

Eski Çin?de prensler ve yüksek devlet memurlarının, ittifak veya barış antlaşmalarının onaylanması gibi önemli olaylar vesilesiyle merasimli adakta bulunmaları yaygın bir âdetti. Yahudilik ve Hıristiyanlıkta adak, normal dinî vazifeler dışında, bir kimsenin ya samimi dindarlığın bir nişânesi olarak veya Allah?ın yardımını temin maksadıyla belli bir şeyi yapma veya terk etme hususunda Allah?a söz vermesi şeklinde görülmektedir

 

İslâmiyet?in ortaya çıkması sıralarında adak Araplarda da günlük hayatta sıkça görülmekteydi. Genellikle, sürüdeki hayvanların 100?e ulaşması, bir erkek çocuk sahibi olma ve savaş kazanma gibi nimetlere erişme veya bir hastalıktan yahut bir tehlikeden kurtulma gayesiyle kurban adanırdı.

    

         İslam'da Adak

         Âlimler, hiçbir dünyevî menfaat ummadan sırf Allah'ın rızasını kazanmak, O?na şükretmek için adak adanmasında bir sakınca bulunmadığı görüşündedirler. Kişinin Allah'ın takdirinin değişmesine vesile olması dileğiyle, dünyevî amaçlarla belli şartlara bağlı olarak adakta bulunması ise doğru karşılanmamıştır.

         ?Allah, yaptığınız her harcamayı ve adadığınız her adağı kesinlikle bilmektedir. Buna göre davranın da haksızlıktan kaçının. Unutmayın ki, zalimlerin hiçbir yardımcısı yoktur?. (8)

Hz. Peygamber döneminde kurban ibadetinin başlangıcı hicretin 2. (miladi 624) yılı olmuştur

Adağı Kim Yiyemez:

Adağı kim kesiyorsa o kişinin eşi (usul ve füruu) anne, babası, dedesi, ninesi, eşi, çocukları ve torunları adak kurbanından et yiyemez. Bir şekilde bu kişilerden birisi kurbandan yerse adak kurbanı kesen kişi, yenilen etin tutarı ne kadarsa o kadar miktarı fukaraya sadaka vermesi gerekir. Et bu kişilerin dışındaki yoksul, ihtiyacı olanlara dağıtılır. (9)

Adak Neye İyi Gelir

Adak kurbanı bir şeyin gerçek olması için niyet edilen ve o dileğin gerçekleşmesinden sonra kesilen bir kurban türüdür. Niyetin gerçekleşmesine bağlı olarak kesilir.

            Bizim kültürümüzde adak köklü bir gelenektir. Halkımız Allah?ın rızasını kazanmak için her dara düştüğünde,  her türlü bela ve musibete  karışı, Bir nimete kavuştuğunda, özel günlerinde kurban keser. Halkımız Hakkın rızasının kullarının gönlünden geçtiğini bildiği için, kulların gönlünü almaya çalışır. 

 

       Kültürümüzde konularına göre kesilen adakları şöyle sıralayabiliriz:

  • 1-Çocuk doğumunda,akika kurbanı
  • 2-Çocuğun konuşması, yürümesi ve sünnetinde
  • 3-Evlatlarınahayırlı bir eş bulunması için
  • 4-Söz, nişan, ve düğünler de, gelin oğlan evine inerken
  • 5-Askere giden ve askerden gelen gençler için
  • 6-? Hastalıktan şifa bulmak için
  • 7-Belli bir borçtan, musibetten, sıkıntıdan, hapisten kurtulmak için
  • 8-Yeni bir ev inşaatına başlama ve bitirme yeni bir eve taşınma
  • 9-Yeni bir iş bulmak ve yeri açılışı için
  • 10- Bir nimete kavuşma, huzura erme, maddi imkana kavuşma gibi durumlarda
  • 11- Türbelere, yatırlara, mescitlerdeve kutsal sayılan yerlerde Allah rızası için
  • 12- Günahlardan tövbe için.
  • 13- Tarım ürünlerinin verimli olması, hayvan sürülerinin bereketli olması için
  • 14- Misafir karşılama ve ağırlama gibi çeşitli nedenlerle adak adanmakta ve kesilmektedir.

   

Çocukluğumuzda yöremizde çok sık adak kurbanı kesilir, bizler de  nasibimizi alırdık. Adak verme işini genellikle  şefkat ve merhamet  abidesi olan  köyün ihtiyar kadınları organize eder ve yönetirdi. Aynı kadınlar köyün tüm sosyal ve hayri işlerini de planlar ve takip ederlerdi. Çobanın yemek sırasını, imamın yemek sırasını, sulama sistemlerinin sırasını, davar, sığır, oğlak gütme sırasını, yaylaya ne zaman gidileceğini, yayladan ne zaman göçüleceğini, obanın yönetimini,  koç katımını iyi bilirler ve büyük bir titizlikle uygulamaya koyarlardı. Köyün çoğu erkeği gurbete gittiğinden; köyümüz adeta kadınlar saltanı gibi yönetilirdi. Bizim evde kara keçinin kurban olacağına, ala keçinin damızlık kalacağına, gök keçinin adak verileceğine, mor koyunun etlik kesileceğine ebem karar verirdi. Onun verdiği kararlar kesindi.

 

Adak adayan kişi kesilecek hayvanı temin eder kendisi keser yemek hazırlar;  evin avlusunda, harmanında çağırdığı kimselere ikram ederdi. Bazen hayvanı keser en az yedi parçaya ayır çiğ olarak komşularına dağıtırdı.  Çoğu zaman da adaklık kurbanı ehil birine teslim eder. ?Al bu kurbanı benim adıma kes köyün çocuklarına yedir? derdi. Bu kurbanı alan kişi veya kimseler bir çeşme yanında, pınar başında, dere kenarında, bağ veya bahçe arasında keser pişirirdi. Daha hayvan kesilmeden köyün çocuklarını, gençlerini  ? kaşığını, ekmeğini al Sorkun Çeşmesine gel? diye çağırırdı. Bizler de evimizden bir kaşık alır, sofra bezine iki yufka sarar, söylenen mevkiin yolunu tutardık.  Bu davete herkes de çağrılmazdı. Çünkü bir hayvan ancak 15-20 kişiye yetebilirdi. Kurbanlık hayvanlar genellikle 1,5 yaşında keçi (çebiç)  olurdu.  Kara kazanlarda haşlama olarak pişen keçi eti tepsilere dökülür servis yapılırdı. Gerçekten bu etin tadına doyum olmazdı. Günün sonunda biz etimizi yer, memnun olurduk. Bazı kimselerin ete karşı büyük bir iştiyakları olduğu bilinen bir gerçektir. Adak veren kişiler de iyilik yapmanın doyumsuz hazını alırlardı. Bizim için adak yemek ayrı bir şölen, ayrı bir mutluluktu.  Bu anılarımı dün gibi hatırlıyorum.

Adak kurbanından ayrı köylülerimiz,  şehirde oturan insanlarımız da güz aylarında etlik hayvan keserlerdi. Kendileri için kestikleri bu hayvanlardan, komşulara, akrabalara  az da olsa   bir miktar verirlerdi. Buna halk arasında ?göz hakkı? denirdi.  

Başka bir uygulama ise; tedavisi olmayan  hasta  hayvan kesilir.  Hayvan

sahibi  zarar etmesin diye komşular bu hayvan etinden  üç-beş kilo satın alırlar, hayvan sahibine maddi katkı sağlarlardı.  Aynı şekilde hastalanan, ayağı kırılan, yaralanan hayvanlar kesildiği taktirde satın almayan komşulara  bir miktar  verilirdi. İnsanlar bu vesile ile birbirlerine  yardımcı olurlardı. 

Netice olarak adak adamak ve bunu vaktinde ifa etmek Allah?ın insanlara verdiği güzel bir haslettir. Allah?ın verdiği nimetlerden bir kısmını yine onun emirleri doğrultusunda harcamak ne güzel bir olgudur. Bunun tarifi mümkün değildir. 

Herhangi birine ölüm gelip de: "Rabbim! Beni yakın bir süreye kadar ertelesen de, sadaka versem, iyilerden olsam" diyeceği zaman gelmezden önce, size verdiğimiz rızıklardan sarf edin. Ayetinin  insanımız üzerindeki önemli bir yansıması olarak ortaya çıkmıştır.  (10)

Toplumu meydana getiren bireyleri huzur ve barış içinde yaşatmak istiyorsak; mutlaka ve mutlaka  yardımlaşmayı ve dayanışmayı güçlendirmemiz gerek.  Bir arada yaşayanın insanlar  her zaman için bir birlerine muhtaçtır.  ?Komşu komşunun külüne muhtaçtır? atasözümüz bunu  durumu  en güzel şekilde anlatır. Yardımlaşma ve dayanışmanın da tek düsturu vermektir. Her bir insan başka insanlara vereceği bir şeyler vardır.

Son yıllarda batı kültürüne hayranlık, sanayileşme, köyden şehre göç, bireyselleşme, örf ve adetleri  unutulması gibi bazı etkenlerle insanımız verme  geleneğinden uzaklaşarak; alma, ama sürekli alma eğilimine girmiştir.   Bencillik, yalnızca kendini düşünme tüm ihtilaf ve çekişmelerin temelini oluşturur.  

Bu yönüyle adak kurbanları verme duygusunun  toplumumuzdaki en güzel tezahürüdür.  Gönüllere alma değil verme duygusunu nakşetmeliyiz. Zekat, hayır, sadak, hediye ve adakların  kişisel ve  toplumsal bir çok bela ve musibete karşı geleceği kanaat ve inancını taşımaktayım. Bu tür maddi yardımlar varsıllardan yoksullara bir kaynak akışını sağlar. Sosyal adaleti dengeleme  unsurlarıdır.

Bu günlerde gerek fertler düzeyinde, gereksek millet olarak adını dahi anmaktan imtina ettiğim başımıza gelen bir çok menfur olayın sebebi olarak yeteri kadar hayır vermediğimizden kaynakladığını düşünüyorum. Bu düşüncem yanlış anlaşılmasın; her bir işte, her yerde, her zaman bilimsel veriler dikkate alınmalı, fiziksel ve maddi tedbirler alınmalı, kanuni düzenlemeler yapılmalı.  Ancak hayırlar, sadakalar, yardımlar unutulmamalı. Fakir, fukara; garip, guraba asla ihmal edilmemelidir.

?Ne sultan ü baylardasın / Ne köşk ü saraylardasın / Girdin miskinler gönlüne / Edindin durak Çalab?ım? (11)         

Hakkın rıza gariplerin gönlündedir.   

Geçmiş yıllara göre azalan adak kurbanlarının sayısının artırılması ve yaygınlaştırılması gerekir. Toplumsal barışın sağlanması için buna çok ihtiyacımız var. Adak kurbanları; aşevi, öğrenci yurdu, Kur?an kursu, Çocuk Esirgeme Kurumu, Kızılay gibi hayır kurumlarına verileceği gibi;  mahallenin fakirlerine, muhtaç akrabalara da dağıtılabilir. Bu kurbanlar toplumun huzuruna, birlik ve beraberliğine  önemli katkı sağlayacağını düşünüyorum. Bu yazı ile bu konuya bir katkım olursa kendimi bahtiyar hissederim. 

 

Mustafa Arifoğlu

2 Ekim 2024

Selçuklu /Konya

 

Dip Not:

  • 1-TDK Sözlüğü.
  • 2-İslam Ansiklopedisi
  • 3-Din İşleri Yüksek Kurulu12.07.2017
  • 4-Maide Suresi 27. Ayet
  • 5-İnsanlık Tarihinde ve İslam?da Kurban, Prof. Dr. Vecdi Akyüz
  • 6-Türk Söylence Sözlüğü, Deniz Karakurt
  • 7-Türk Halklarında Kurban Sungusu Engin Akgün
  • 8-Bakara suresi 270. Ayet
  • 9-Zeylaî, Tebyîn, 6/8; Bilmen, İlmihal, 304-305
  • 10-Münafıgun Süresi 10. Ayet
  • 11-Yunus EmreHak Çalabım

   

 

 

   

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUM GÖNDERYORUM GÖNDER
  Adınız Soyadınız :
  Mesajınız :
Not : Lütfen küçük harf kullanınız. Maksimum 500 karakter

Önemli Not : Gönderilen mesajlar sistem tarafından kayıt altına alınmakta olup site yöneticileri tarafından görülmektedir. Lütfen bu hususa dikkat edelim ve başkalarını rahatsız edici mesajlar göndermeyelim.
Sayfa Üretim süresi :0,2627

© 2011 bozkirkarabayirkoyu.com
Karabayır Köyü Web Portalı http://www.bozkirkarabayirkoyu.com

Tam Ekran