Üye Girişi
Şifremi Hatırlat Şifremi Hatırlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

Konya - BozkırKonya - Bozkır
KARABAYIRKARABAYIR
KöyüKöyü
wwwwww
.bozkirkarabayirkoyu..bozkirkarabayirkoyu.
comcom

Dernek
Dernek Logosu Dernek Logosu

Basın Bülteni Basın Bülteni



ÇALI DİBİNDEKİ NEM

ÇALI DİBİNDEKİ NEM


defa gösterilmiştir

               ÇALI DİBİNDEKİ NEM

 

      Yunuslu Köyü, Orta Toroslarda; Geyik Dağları silsilesinden güney kuzey doğrultuda  uzanan 1940 rakımlı Oğuz Dağı?nın doğu eteklerinde, küçük tepecikler üzerine kurulmuştur. Çevre köylere göre düz arazileri, pınarları, bahçeleri, özellikle de bağları çok olan şirin bir dağ köyüdür. Yıl 1885? Mevsim Yaz ? Gün dönmüş sıcaklar kendini iyice göstermiştir. 1878 yılında yapılan Osman Rus savaşından sonra (93 Harbi) köye onlarca şehit künyesi gelmiştir.  Aradan yıllara geçmesine rağmen yaralar sarılamamıştır. Kadınların ağıtları, halen dağlardan koyaklara yankılanmaktadır. Bu savaşta devletimiz Balkanlarda ve Doğu Cephesinde büyük toprak kayıpları vermiştir. Devlet, savaşın yaralarını sarmak için vergileri artırmış, asker sayısını çoğaltmıştır. Yokluk ve kıtlığın hüküm sürdüğü yıllardır. Her yıl olduğu gibi; buy yıl da gün dönümünü takip eden günlerde köyün sakinleri, hayvanlarına kışlık saman temin etmek için ot  işlemeye  başlamışlardır. Önce köyün etrafındaki kıraç tepelerden, sonra düz arazilerden, daha sonra da 1850 rakımlı Nur?a Ovasından otlar derilir. Ot samanı temini bitiminden sonra arpa, buğday hasadı başlar.  Bu araziler üzerinde;  ısırgan otu, dağ çayı, kekik, köy göçüren, güvercin gözü, dağ yoncası,   çalba, çakşır,  deve dikeni,  dağ lalesi, ebe gümeci, çiğdem, gözenek, çayır otu, gıvışkan, ayrık otu, dede sakalı, dağ papatyası, kuzukulağı, sütleğen, yarpuz, Ebucehil karpuzu, ölemez otu, doğal menekşe, gelincik, iletir, yabani susam gülü, kenger (sakız) otu gibi yüzlere çeşit bitki, doğal olarak yetişir. Bu otlar yeşil iken orakla işlenir; deste yapılarak köyün harmanlarında toplanır. Hasat sonunda kurutularak öküzlerin çektiği düğenlerle saman yapılır. Bu günlerde Gedikoğlu Ahmet Hoca, kendi oğlu ve kızının yanı sıra, köy sakinlerinden imece usulü 2-3 kadınla birlikte 1580 rakımlı Tekerlek Tepesinin kuzey yamaçlarımda bulunan arazisine ot işlemeye gider. Bu arazi; eğimli, taşlık ve çalılıktır. Öğle vakti ot işlemeye ara verilir, tüm çalışanlarla akşamdan hazırlanan azık yenir. Azıkta sade bulgur pilavı, ayran, yeşil soğan ve un helvası vardır. Ahmet Hoca oğluna: ?Oğlum İsmail, şu testiyi al, Armut Arası?ndaki pınarlardan su getir de içelim? der. İsmail,  Küçük Hüyük Tepesi?nin doğu cephesindeki bağın içinde bulunan pınardan bir testi su getirir. Çalışanlar, bu bir testi suyu bakır tastan içerler. Ancak bir testi su, tüm ameleye  birer sefer bile yetmez. Yakınlarda başka bir su kaynağı da yoktur. Ahmet Hoca?nın hanımı Fatma Kadın: ?Oğlum İsmail, bir  daha getir, bir daha getir? derken Küçük İsmail, bu durumdan hiç de hoşnut değildir. Anası: ?Oğlum, bir işe yaramıyorsun, hiç olmazsa amelenin  suyu nu bari taşı? der. İsmail:?? Ana niye bir işe yaramayım? Köyden eşekleri getirdim ya?  der??. Fatma Kadın, ?? Haliller?? sülalesinden;  Abdullah kızı Ümmü?den olma, gün görmüş bir kadındır. Yedirmeyi, içirmeyi,  misafir ağırlamayı pek sever. Onun için de fakirleri görüp gözetir.  Köy kadınlarının bir çoğu:?? Gedikli?ye  ot işlemeye  gitsek  de bir pekmez ve bal yesek?? diye mırıldanırlar kendi  aralarında.  Ot işleme orakla yapılan yorucu bir iştir. Arazi taşlık olması nedeniyle taşa çarpan oraklar sesleri çın çın ötmekte, bu ses karşı tepelerden duyulmaktadır. Çalışanları bir rehavet basmıştır.   Ahmet Hoca nın  çevreden  uzaklaştığını gören köylü kadınlar : Fatma Abıla bir türkü söylesek der:  Fatma Kadın : ?Söyleyin kızlar, söyleyin  de gözümüz gönlümüz açın der?  İçlerinden birisi başlar türküye : 

 

?Kozan dağı karlı buzlu
Etrafı  gelinli kızlı
Öldürürler beğim seni
O düşmanlar dünden sözlü

 

Kara çadır is mi tutar
Altın tabak pas mı tutar
Kozanoğlu öldü diye
Avşar kızı yas mı tutar

 

Dadaloğlu gider gelir
Zalim ettiğini bulur
Gel ağlama Avşar kızı
Yiğit ölür namı kalır? (1)

        Otlar işlenmiş, Ahmet Hoca bir yandan işlenen otları deste yapar; bir yandan da otları eşeklerle köye naklini sağlar. Bu işleri yaparken bir hayli yorulur, taşın dibinde bir tütün sarar ve dinlenir. İkindi vaktinde namazını kılar,  etrafı temaşaya çıkar. Aklında susuzluğun ıstırabı vardır. Bir ot dağında dahi amele suya kanamamış, ?? Fatma  Abla  su isteriz ??diye  yakınmışlardır.

           O tarihte Yunuslu?da köylünün ihtiyacını karşılayacak bir köy çeşmesi yoktur. Ahali ihtiyacı olan suyu Büyük Pınar?dan, Sorkun Pınar?ından, Kılıçdere Pınar?ından,  köyün güney yönündeki  ??Bayır Arkası?? denilen yerdeki bazı küçük su birikintilerinden karşılamaktadırlar. Yine o  tarihte Sorkun Çeşmesi henüz yapılmamış, suyun kaynağı, Kılıç Dere?nin aktığı dere yatağındadır. Ahmet Hoca;?? bu amele bir günde bu kadar su içiyorsa, bir yıl boyunca koca köy ahalisi, susuzluktan nasıl kıvranıyordur?? diye düşünür. Oysa ki Armut arasında, Küçük Hüyük Tepesi?nin  aşağı kısımlarında; Hocaköy yayla yolunun  kuzey  taraflarında irili ufaklı bazı su kaynakları bulunmaktadır.  Bunun için etrafı  dolaşıp gezer. Aklında hep bir su  bulmak ümidi vardır. Dolaşırken  komşu  arazinin alt yanında  büyük ??karamuk?? çalılarını görür. Karamuk çalıları, etraftaki emsallerine göre bir hayli fazla büyümüşlerdir. Karamuk çalılarının dibine bakar, çalı dibinde bu mevsimde pek bulunmayan bir nem görür. Elindeki  çapa ile biraz deşer, deştikçe ıslaklık azalmayıp çoğalmaktadır. Bu arazi iki evlek büyüklüğünde olup; üzerinde karamuk çalıları, yaban gülleri, meşe fidanları. şimşir fidanları, geven ve diken yetişmektedir. Arazi oldukça taşlık, kayalık, verimsiz bir arazidir. Ahmet Hoca, bu nemli çalı dibini görünce yüzünde bir tebessüm içinde bir ümit belirir. Bu arazini mülkiyeti Karabayır Köyü ahalisinden Çolak Mehmet?e aittir.  Çolak Mehmet, halim selim bir insandır. O nu ikna edebileceğini düşünür. Ahmet Hoca, hemen oracıkta  ?Fatma! Fatma! Buldum, buldum. Allah?ın izniyle bir su buldum? der. ?? Nerden buldun Hoca??? der  Fatma Kadın. Ahmet Hoca:??  Çolağın  Kırında, karamuk çalısının dibinde bir nem buldum. Buraya hendek açarsak belki içecek bir su çıkarabiliriz?? der. Fatma Kadın: ?Sen bilirsin Hoca?Uğraş bakalım. Allah?ın izni ile suyu çıkarırsın? der.  Sevinç ve umutla otlar ve eşyalar eşeklere yüklenir. Köye dönülür.

           Ahmet Hoca?nın aklında hep Çolak?ı nasıl ikna edeceği vardır. Otları, eşeklerin üzerinden alıp harmana yıkarken, aşağı harmanda dirgenle otları karıştırmakta olan küçük kardeşi Osman Hocayı görür. Sevinçle kardeşine seslenir: ?Hoca! Hoca!  gel bakalım bilader? Bir mesele konuşacağım?. Osman Hoca, elindeki dirgeni bırakır, yukarı harmana ağabeyinin yanına varır. ?Buyur Ağa, yine ne takıldı kafana? der.  Ahmet Hoca: ?Otur hele hoca, sana bir muştum var. Ben bugün Tekerlek?te, Çolak?ın kırında karamuk dibinde bir su buldum. Bunu nasıl yaparız da çıkarabiliriz? Her şeyden önemlisi Çolağı nasıl ikna ederiz? İkna edersek suyu çıkarabilir miyiz? Suyu çıkarsak orda kalsa  kimseye faydası olmaz. Bu suyu köye getirebilir miyiz? Bilader? der.  Osman Hoca elini iki yana üçgen yaparak:?? Ağa bu iş de ne var? Allah?ın izni ile ben Çolağı ikna ederim. Ne de olsa onlar benim  uzaktan kayın biladerim olur. O ikna olmazsa Darpıcı Kerim?i  devreye koyarız, sen hiç merak etme? der. Ahmet Hoca ? Tamam ağam bu meseleyi sen hallet. Bu işi yapacak ameleyi nerden buluruz? Amelenin parasını nasıl temin ederiz? Şimdi tam iş güç zamanı? kim gelir  Osman Hoca:  ?Bu işi senle ben yapamazsak bu köyde kimse yapamaz, kimse de bu işlerle uğraşmaz, oralı bile olmaz Ağa? der.

            Bu tarihte Mehmet  oğlu Ahmet Hoca 50, Mehmet oğlu Osman Hoca 48 yaşındadır. Ahmet Hoca?nın  oğulları Mehmet 13, İsmail 8, Abdullah  (Abdürrezzak) 17 yaşındadır. Osman Hoca, ikinci eşi Hocaköylü Hava ile evlenmiş, henüz bu eşinden çocuk olmamıştır. Osman Hoca?nın çocukları ise; Fatma (1886) Mehmet (1889) Ayşe (1890)  Emine (1892) doğumludur.

        Ahmet Hoca:?? Tamam ağam, bu işin parasını iyi kötü  denkleriz ama bunun ekmeği var, aşı var?? der. Bu konuşmaları duyan Osman Hocanın karısı Havva Kadın: ?Ağa! Ağa! biz ne güne duruyoruz? sen ekmekten aştan yana korkma. Biz eltiler  bir oluruz. Amelenin ekmeğini de aşın da   Allah?ın izini ile  hallederiz.  Bu köyde Gedikli?nin ekmeği, aşı mı tükenir Ağa! ?der. Bunu duyan Ahmet Hoca  çok memnun olur. ??Sağ olasın Hocaköy?lü. Sen zaten bu işleri  iyi bilisin??  der. Havva Kadın,  Osman Hoca?nın ikinci hanımı olup Hoca Köy ?lü Haliller sülalesinden, Paşa Yaylası neslinden, gün görmüş, eli açık, cömert bir kadındır.     

                 Ahmet Hoca,  o gün  akşama kadar harmandan gelen geçen birkaç kişiye de bu mevzuyu açar. Hepsi de:?? Ahmet Ağa, sen  bunu yaparsın,  biz  ne güne duruyoruz? Herkes yardımcı olur .??diye olumlu fikirler belirtir. Ahmet Ağa, akşam namazını kılar Karabayır ?ın yolunu tutar. Çolak Mehmet?in evine varır. Çolak Mehmet, işten yorgun gelmiş, ocak başında yanan ateşin alnında yarım uzanmış, istirahat etmektedir. Ocakta yarın tarlaya götürülecek olan sütlü çorba pişmektir. Çolak Mehmet, uzandığı yerden hafifçe doğrularak: ?Buyur ağanın oğlu?Hoş geldin, sefa geldin. Sen bizim fakirhaneyi pek bilmezdin?Hayır  mı şer mi?  hizmet nedir? der.  Ahmet Ağa: ?Dayı,  şerle bizim  ne işimiz olur?... Hayır hayır...Hem biz senin fakirhaneyi neye bilmeyelim? Biz hem komşuyuz, hem akrabayız? Ama dünya telaşesi işte. Arayıp soramıyoruz.?? Der.  Hoşbeşten sonra Çolak Mehmet, hanımına seslenir: ?Çad Dereli! Bir kahve yap da içelim, Ağa?nın oğluyla? der.  Kor üstünde pişen  kahveler içilir.  Çolak Mehmet:?? Sağır oğlan, söyle bakalım  hizmet nedir? Diye sorar.  Ahmet Hoca, anlatmaya başlar: ??Dayı, senin Tekerlekte bir kır var ya,  orayı bana satar mısın??? Çolak Mehmet: ??Ulan Sarı Oğlan! Yunuslu?nun yarısı senin değil mi ? Ne yapacaksın benim iki evlek kırı alıp da ? der. Ahmet Ağa:?? Dayı , orada  karamuğun dibinde bir ıslaklık var, zannedersem burada su bulabilirim. Allah izin  verirse o suyu çıkarıp  Yunuslu?ya çeşme yapacağım.?? Diye cevap verir. Çolak Mehmet:??  Oldu o zaman. Sen  yaparsın bu işi Ağanın oğlu,  sen yapmazsan kimsenin de umurumda olmaz.  Sen yeter ki yap. Ele beşe vereceğime  size üçe veririm. Bu köyler Gedikli?nin çok iyiliğini gördü??. Der.  Aralarında anlaşırlar. Ahmet Hoca  ceketinin iç cebinden çıkardığı ağzı büzgülü keseden  çıkardığı sarı liraları tek tek sayar, Çolak  Mehmet?e teslim eder. Çolak Mehmet parayı alır, tekrar sayar. Ocak başının yan tarafında bulunan oymaya koyar. ??Tamam  Ağanın oğlu  Allah yolunu açık etsin?? der. Vedalaşarak ayrılırlar. Çolak Mehmet misafirini kapıdan kandil feneriyle uğurlar..

                  Ahmet Hoca,   sabahleyin hanımına,  çocuklarına ve kardeşlerine durumu izah eder.  Bu taşın  içini aldık? İnşallah su çıkarmaya da muvaffak oluruz.

               Zaman,  iş ve güç zamanıdır. Su ile uğraşacak zaman da yoktur. Kazı için harman sonu beklenir.  Sonbaharda, bağlar bozulup pekmezler kaynatıldıktan, kışlık odun temin edildikten sonra köylünün işi biraz azalır. Aydıncılar gitmeden bu işi halletmek gerekir.  Eylül sonlarında Ahmet Hoca, 4-5 amele ile   Çalı dibinden başlayarak, köye doğru  hendek kazmaya başlar. Ancak bir zorluk varlık. Su yolu  mutlaka  Yüzbaşı?nın bağından geçmek zorundadır. Bağa gelmeden batı yönünde  hendeği kazmak mümkün değildir. Çünkü su gözü bir hayli düşük seviyede kalmaktadır. Tek çare Yüzbaşı?nın bağından hendeğin  geçirilmesidir.  Yüzbaşı Abdurrahman?la görüşülür. Yüzbaşı,   meseleye hiç de olumlu bakmaz. Vay efendim Çubuklar zayi olur. Vay efendim ağaçlar  zarar görür diye bahaneler ileri sürer. Köyün ileri gelen büyükleri araya konur, fakat bir netice alınamaz. Yüzbaşı su yolunu kendi bağından geçirmemekte kararlıdır.

                 Yüzbaşı, Osmanlı Ordusuna ?? er?? olarak gidip ??Yüzbaşı?? olarak terhis olmuştur.  Çevre köylerde   nüfuzlu,  güçlü,  zengin, tanınmış bir kimsedir.  Köy arazilerinin   yarıdan fazlası ona aittir. Köy için yapılacak çalışmalarda Yüzbaşıya rağmen  faaliyet yapmak  mümkün değildir. 

        Gedik Oğlu Ahmet, bu durumu kardeşi Osman Hoca?ya sorar.?? Bizim oğlan, bu durumda ne  yapmalıyız?. Osman Hoca  der ki :??Ağa Şeriatta şahıs hukuku önemlidir.  Bedelini ödeyerek   Yüzbaşı?nın   rızasını almalıyız. ?Ahmet Ağa:??  Tamam ağam, başka çaremiz yok. Bir bedel biçelim, onu ödeyelim. Cenabı Allah bize daha fazlasını verir??. Der.   

            Yüzbaşı ile çeşitli görüşmeler  yapılır. Ancak olay  köyde sulh yolu ile çözülemez. Yüzbaşı  vakayı   Hadim?de bulunan kadıya intikal ettir.  Yüzbaşı Hadim?e doğru yola çıkarken  Gedikoğlu Ahmet, Küçük İsmail?e: ??Oğlum,  şu kocanın ardından git, onu takip et. Kadı Efendi ne söyleyecek, iyice dinle, zihninde tut; gel bize anlat.?? Der.  Yüzbaşı önde,  küçük İsmail arkada 5 saat  yürüyerek Hadime varırlar. Kadıya çıkılır. Yüzbaşı, durumu izah eder. Kadı Efendi, ?? efkar-ı umumiye yararına da olsa,   mülk sahibinin rızası olmadan  hendek  açılamaz?? fetvasını verir. Küçük İsmail, konuşulanları kelimesi kelimesine  hıfzeder.  Sonucu  babasına  izah eder.  Köy ihtiyar heyeti tarafından  bağdan geçecek hendek bedeli belirlenir. Bu bedel  Gedikoğlu  Ahmet Hoca tarafından Yüzbaşı?ya ödenir.

             Hendek kazma işlerine Yüzbaşı?nın bağından  devam edilir. Konya?dan  develerle toprak künk getirilir. Taşlık araziden bin bir zahmet içerisinde çıkarılan su, nice zahmet ve emeklerden sonra  Musa Oğlu  Nurullah?ın harman yerinin  kuzeyinde,  küçük  kara dut  ağacının üstüne  akıtılır.  Yunuslu  Köyü yıllar sonra bir akar suya kavuşur.  Bu su, uzun yıllar (30-40 yıl) burada çeşme yapılmadan  akar.  Daha sonra  su,  köyün ortasında, Gedikli Oymağı?nın  olduğu  evlerin  üstene  nakledilir.

           Daha önce burada bir çeşme yapılmış olabilir. Ancak 1954 yılında ilk defa beton korunaklı  bir çeşme yapılmıştır. 2013 yılında Gedikoğlu Osman Hoca?nın torunlarından Bayram oğlu Halil ÇİÇEK ?in katkılarıyla, su yolu yenilenir; mermer duvarlı bir çeşme yapılır. 2017 yılında Gedikoğlu Ahmet? in torunlarından Ahmet Arıcı kızı Fatma BAYRAK?ın  katkılarıyla, kubbeli bir çeşme yapılır.

         Bu çeşmenin suyu kış aylarında çok bol akar, ama yaz aylarında mil kadar azalır. Buna rağmen bu garip çeşme  tam 100 yıl  40 haneli köyün tüm  su ihtiyacını karşılamıştır. Kaderin cilvesine bakınız ki 1985 yılında  Ahmet Hocanın torunlardan  Muhtar  İsmail Gedik, Büyük Pınar Su kaynağını Tekerlek Tepesindeki  su deposuna aktararak köyün her bir evine  su şebekesi bağlanmasını sağlar.

         Meşhur Yunuslu Köy Oluğu?nun hikâyesini yazmak bu fakire nasip olmuştur. Cenabı Allah, cümle  atalarımızdan,  hayır sahiplerinden  razı olsun. Bizleri onların kutlu yolundan ayırmasın.

        1) Dadaloğlu?nun yazdığı bu Kozanoğlu Destanı?nı  Ahmet Hoca?nın torunu Mehmet Oğlu Mustafa Aksel?den (Hafız) dinlemiştim.

 Kaynak Kişi  : Gedik Kızı Fatma DOĞAN.

Düzeltme   1 : Ali oğlu  Şevki DOĞAN

Düzeltme   2 : Ali oğlu  Mehmet DOĞAN   

 

Mustafa  ŞEN

12 Ekim 2021

Selçuklu /Konya

YORUM GÖNDERYORUM GÖNDER
  Adınız Soyadınız :
  Mesajınız :
Not : Lütfen küçük harf kullanınız. Maksimum 500 karakter

Önemli Not : Gönderilen mesajlar sistem tarafından kayıt altına alınmakta olup site yöneticileri tarafından görülmektedir. Lütfen bu hususa dikkat edelim ve başkalarını rahatsız edici mesajlar göndermeyelim.
Sayfa Üretim süresi :0,2764

© 2011 bozkirkarabayirkoyu.com
Karabayır Köyü Web Portalı http://www.bozkirkarabayirkoyu.com

Tam Ekran