HARMAN YERİ
Toroslarda kar erimiş; soğuk ve fırtınalı havalar yerini güneşli günlere bırakmıştır. Göçmen kuşlar kanat çırparken semalarda, yüksek tepelerde ibibikler ötmektedir. Yaylacılar çoktan obalarına konmuştur. Köyü terk eden koyun sürüleri, inekler, yoz sığırlar hatta öküzler ve eşekler tarlalardaki otların büyümesine müsaade etmişlerdir. Hıdır Ellez günleri sevinç ve neşe ile gelmiş ve geçmiştir. Bağlar kazılmış, elma bahçeleri aktarılmıştır. Su basar yerlerde ekinler sulanırken, kırlardaki ekinler C. Allah’ın rahmetine havale edilmiştir. Ekilmeyen tarlalara otluk denir. Ot ekin kadar olmasa da yöre insanı için büyük önem arz eder. Ekilen sebzeler toprak üstüne çıkmış onlardan daha önce hareket eden yaban onları adeta bitkileri bir dantela gibi sarmıştır. Bir taraftan yabani ot ile mücadele edilirken, domates, biber, patlıcan fideleri toprakla buluşmaktadır. Köylüler mayıs ve haziran aylarında sulama, çapalama, ilaçlama işleri ile iştigal etmektedir. Haziran ayı ortalarında tarlalar gezilir. Otu olgulaşan tarlalar sıraya konularak işlenmeye başlar. Güneye bakan kıraç tarlalardan başlanır ot işlemeye. Ot işleme aleti alternatifsiz oraktır. Arazilerin engebeli ve taşlı olması kosa gibi aletlerin kullanılmasına izin vermez. Ot tarlalarına sabahın ilk ışıklarıyla hareket edilir. Azıklar akşamdan hazırlanır. Komşulardan yardım istenir. Belli bölgelere komşularla beraber gidilir. Öğle yemekleri ortaklaşa yenir. Bulgur pilavı, marul, yeşil soğan, ekşi ayran ot tarlarının vazgeçilmezidir. İnsanlar bu işleri görürken hallerinden memnun, mutludur. Komşularla sohbetler, konuşmalar yapılır. Türkü sesleri duyulur tepelerden düzlerden.
Dağlar seni delik delik delerim
Kalbur alır toprağını elerim
Sen bir kara koyun ben de bir kuzu
Sen döndükçe ardın sıra melerim
Şu dağların ne karanlık ardı var
Lale sümbül boynun eğmiş derdi var
Genç erkekler yazın dahi gurbette olduğundan çalışanlar kadın ve çocuklardır. Eli deynek tutan çocuktan bile yardım beklenir. Aileler üçe bölünmüştür. Babalar gurbette, ebeler yaylada gelinler ve çocuklar köydedir. Bir taraftan yaylaya çıkın gönderilir, yayladan yoğurtlar gelir, gurbetten mektup beklenir, cevabı yazılır.
Çok çeşitli otlar vardır bu yörede, güvercin gözü, yabani yonca, köygöçüren, deve dikeni, su dikeni, çalba, gökbaş, tilki kuyruğu, saka dikeni, ince çayır, süpürgelik, ballı bamya, gelincik, iğnelik, kadın kızı, kuzu kuyruğu, su otu, kuş tırnağı çağşır, kekre ve daha birçokları. İşlenen otlar 80 santim uzunluğunda, 60 santim eninde 30 santim yüksekliğinde deste yapılır. Destelerin üzerine taş batırılır. Ot işleme vakti aynı zamanda kenger sakızının hasat zamanıdır. Dağlarda biten kenger otlarının etrafı on santim kazılır, jiletle kesilir. Bitkinin tomurcuk sütleri 3-5 gün kurumaya bırakılır. Kuruyan kenger sütleri toplanarak sakız elde edilir. Kenger sakızları ağız ve diş sağlığı için çok faydalıdır. Kırlarla başlanan ot işleme işi düzlerle devan eder. Ekin arası ve bahçe arası otların işlenmesi ile son bulur. Ot desteleri eşeklerle evlerin yanındaki harmanlara yığılır. İyice kurutulur. Genellikle her evde bir öküz bulunur. Çift sürerken ve harman sürerken lazım olan ikinci öküz değişik olarak kullanılır. Sabahın erken saatlerinde öküzler önce beslenir, sulanır, sırtları kaşağılanır, sonra düğene koşulur. Sabahtan akşama kadar düğen döndükçe otlar samana dönüşür. Düğenlerin üstüne hafif olsun diye çocuklar oturtulur. Zaman zaman dirgenle otlar karıştırılır. Daha tez zamanda saman olsun diye. Ot samanı çok tozludur. İnsanlar boyunlarını kulaklarını, mendil, poçu gibi bezlerle sararlar. Öküz bulamayanlar atla, eşekle harmanlarını sürerler. Her bir öküzün kendine mahsus adı vardır. İmamın ak öküzü ve kır eşeği köyde meşhurdur. Saman yığınları dirgen, beldenat ve atkılarla samanlıklara atılır. Samanlıklar iyice sıkıştırılır, daha fazla saman alsın diye. Orakla işlenen, eşekle çekilen, öküzle sürülen ot samanları kış boyunca hayvanlara yiyecek olur.
Ot işlemenin ardından bitmez köylülerin işi. Hemen ekin hasadı başlar. Ekin hasadı kıraç arazilerden başlar, sulak yerlerle devan edilir, yüksek rakımlı arazilerle son bulur. Kırlardaki ekinlerin işlenmesi ile yayladan göçülür. Davarlar ve sığırlar otu ve ekini işlenen tarlalarda güdülür. Orakla işlenen ekinler tarlalarda büyük yığınlar halinde yığılır. Ekinin başak tarafı yığının iç kısmına, köklü tarafı dış kısmına gelecek şekilde yığınlar yapılır. Ekinler yığınlarda kururken bir taraftan da harman yerleri hazırlanır. Köyün belli yerlerinde harman yeri vardır. Harman yerleri önce sulanır. Biraz kurumaya bırakılır. Kuru saman atılır. Daha sonra taş yuvaklarla iyice yuvulur. Ekinler eşeklerle harman yerine çekilir. Kurumaya bırakılır. Ara sıra dirgenlerle karıştırılır. Harman yerleri gece gündüz beklenir. Aşlar pişirilir. Yemekler yenir. Komşulardan alet alınır, alet verilir. Dirgen, kalbur, holus, düğen, koşum aletleri, kile, harar, çuval, harman çulu ve benzeri. Yarenlikler edilir. Harman yeri hasat yeridir. Mutluluk ve bereket yeridir. Allahın verdiği nimetlere şükür edilir. Harman çalışmaları geceli gündüzlü devam eder. Oğlan çocukları harman yerinde yatarak harmanı bekler. Gece ayazları dökülür üzerlerine. Oyunlar oynanır harman yerinde türküler söylenir. Düğün dernek hazırlıkları yapılır. Düvende dövülen saplar rüzgar yönünde yığılır, bu yığına malama denir. Samanı taneden ayırmak için rüzgarın esmesi beklenir. Ne zaman kuzeyden bir deli rüzgar eserse saman savrulur. Taneler ayıklanır. Günler aylar sürer harman yeri. Kimi ağırdan alan çiftçiler yağmura hatta kara kalır. Harman bitmeden düğünler başlar. Davul zurna sesleri duyulur. Kaşık seslerini silah sesleri bastırır. Çalgıcılar, köçekler gelir komşu köylerden.
Bozkır dedikleri küçük kasaba
Çektiğim cefalar gelmez hesaba
Gibi yöreye has türküler dağlarda yankılanır. Kaşık oyunu Bozkır düğünlerinin en gözde gösterileridir. Harman zamanı berekettir bolluktur. Allahın nimetlerinin sağanak sağanak döküldüğü bir mevsimdir. Sebzeler olmuş, meyveler, üzümler çoğalmıştır. Hayvanlar beslenmiş ve etlenmiştir. Davar, sığır yayladan geldiğinden yoğurt, süt zaten boldur. Gurbetçilerin çoğu sılaya dönmüş, kısa izinlerini en güzel bir şekilde geçirmeye çalışmaktadırlar. Yörede adak kurbanı yaygındır. Askerden sağ salim gelen oğluna, gurbetten gelen erine, yeni doğan çocuğuna, kazaya, belaya karşı daha birçok gaye ile adaklık kurban verilir. Adaklık kurbanı alan gençler bir çeşme başında kesim yaparak, davetlilerle birlikte yerler. Kurban sahibine dua ederler. Savrulan samanlar bir tarafa, taneler bir tarafa ayrılır. Samanlar eşeklerle evlerin altında bulunan samanlıklara çuval ve hararla çekilir. Buğdaylar unluk, tohumluk, ve bulurluk olarak üçe ayrılır. Ancak birçoklarının buğdayı kafi gelmez. Onun için kasabandan buğday alınır. Bulgurluk buğdaylar çeşme başında yıkanır, kaynatılır, çullarda üç gün kurutulur. Bulgur kaynatma ayrı bir zevk, ayrı bir şölendir. Bulgur tavalarının altında mısır patlatılır, kumpir pişirilir. Geceleri bulgurun başında yatılır. Kurutulan bulgurlar evlere taşınır. Evlerde değirmen taşında kadınlar tarafından çekilir. Değirmene gidecek buğdayların için bir miktar arpa ilave edilir. Ta ki ekmeklerin hazmı kolay olsun diye. Komşular ikişer üçer birleşerek değirmene giderler. Her bir aile komşulardan eşek temin eder. Çevrede Ermence, Dolhanlar, Çad, Söğüt ve Avdan değirmenler vardır. Değirmenlerde geceli gündüzlü sıraya girilerek unlar öğütülür. Değirmencilere mevcut buğdaydan beşte bir hak verilir.
Unu, bulguru temin eden köylü bahtiyardır. Gelecek yıla kadar yiyecek sıkıntısı çekmez. Uzun yaz günleri kendini son baharın serin havalarına bırakırken insanlar kış hazırlıklarına başlar, hangi tarlaya ne ekeceğinin hayallerini kurarlar. Aza kanaat eden köylüler Allahın verdiği nimetler karşısında şükrederek mevcutla yetinmesini bilirler.
Mustafa ŞEN
20. Şubat 2014
Selçuklu/Konya