Sevgili Dostlar
Bizler Toroslar’ın bağrında , sert yamaçların, derelerin, vadilerin arasında kurulmuş küçücük bir köyde dünyaya geldik. İlk konuşmayı, yürümeyi, ilk hareketleri orada öğrendik. Çocukluğumuz, ilkokul yıllarımız orada geçti. Kişiliğimiz gelişti, hayatımız şekillendi. Akrabalık bağlarımız örüldü. Kısaca da’rı imtihan olan bu fani dünya bize bu pencereden el etmişti. .
Evet sevgili dostlar; köy denince aklıma, o güzel bahçeler, bağlar, davarlar, sığırlar, yaylada geçen günler bir film şeridi gibi gelir geçer. O günlerde köylüler büyükçe bir aile veyahut köyün iki parçalı oluşu itibariyle büyükçe iki aile gibi yaşıyorlardı. Şartların getirdiği zorluklar birlikte yardımlaşma ile aşılıyordu. Yaylaya birlikte göçülür; Çobana sıra ile bakılır, sütler değişik olarak değerlendirilir, birlikte kırkım yapılır. Ot işlemeye, ekin işlemeye birlikte başlanır, Harmanda komşular birbiriyle yardımlaşırdı. Aynı şekilde yaprak kesimi, bağ bozumu, tarhana yapımı birlikte icra edilir. Oğlak, sığırlar, keçiler, keşik olarak güdülür. İşlerde akraba ve komşulara yardım edilirdi. Saban, Düğen, kağnı, kolasar, pekmez tavası, harman çulu gibi bazı aletler en az beş altı alile tarafından kullanılırdı. Düğünler bir başka coşku ile kutlanır, bayramlar çocukluğumuzun en güzel günleriydi.
Köyümüzün geçim kaynaklarının kıt olması , asırlar boyu dedelerimizi Aydın ovasında çalışmaya zorlamıştır. Daha sonara besicilik ve İstanbul da seyyar satıcılık köylünün geçim kaynağı olmuştur. Daha sonraları Almanya çıkar köylünün karşısına, zaten gurbet çocuğu olan bizlere bu ayrılık daha bir dokunaklı gelir. 1975 li yıllardan sonra köyden yoğun göç başlar, gidenler artık çoluk çocuk başta Konya olmak üzere birçok şehre yerleşti. Hayat şartları İnsanımızı yurdun dört bir tarafına hata yurtdışına savurup attı. Ancak insanımızın inancı, vatan sevgisi, engin hoşgörüsü sayesinde birbirimizden kopmadık. Her gittiğimiz yerde örf adet ve geleneklerimizi yaşatmaya, Köylülerimizle olan irtibatı sürdürmeye çalıştık. Mazide yatan canların aziz hatırası bizi bu küçücük köye bağlı kıldı. Belli bir gün yaylada buluşma fikri büyüyüp gelişti. Büyük bir sevgi seline döndü. Bir araya geldik, dertleştik, geçmişi buğulu gözlerle andık, geleceği sevinçle karşıladık. İnşaallah bu birliktelik uzun yıllar devam edip gider.
Sevgili dostlar, hepinizin bilindiği i gibi sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, sıkıntılar paylaşıldıkça azalır. Bu çalışma ile sizinle bazı duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istedik. “Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim” diyen Yunus’un diliyle bir gönül yapma ümidi bu çalışmaların ana fikrini oluşturmuştur. Geçmişi saygı ile yad ederken gelecek nesillere de bir hizmet sunmak hepimizin asli vazifesidir. İnsanımızı birlik beraberliğe, iyiye güzele, doğruya davet etmek, güçsüze yardım etmek, düşeni kaldırmak, insanlığın gereğidir.
Önümüzdeki yıllarda köyümüzün geçmişini, kültürünü ve yaşantısını anlatan bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Bu çalışmaya tüm hemşerilerimizin katılmasını bekliyoruz. Daha güzel günlerde buluşmak dileğiyle hepinizi canı gönülden kucaklar sevgi ve saygılarımı sunarım. Allah’a emanet olun.
Haziran/2007 Konya
Mustafa Şen