Üye Girişi
Şifremi Hatırlat Şifremi Hatırlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

Konya - BozkırKonya - Bozkır
KARABAYIRKARABAYIR
KöyüKöyü
wwwwww
.bozkirkarabayirkoyu..bozkirkarabayirkoyu.
comcom

Basın Bülteni Basın Bülteni

Dernek
Dernek Logosu Dernek Logosu



TOROSLARDA BAĞ BOZUMU

TOROSLARDA BAĞ BOZUMU


defa gösterilmiştir

            



                TOROSLARDA  BAĞ BOZUMU

              Çetin geçen kışın ardından dağların karı eriyor, gevenlerin arasında  çiğdem çiçekleri, nevruzlar  kendini göstermekte, Rüzgar ılgıt ılgıt estikçe güneş hafiften ısıtmakta toprağın  kara bağrını. Yamaçlardaki bağ çubukları alaca karın arasından boy vermekte semaya doğru.  Köyün ihtiyarları seyretmekte çubukları bir an önce budamak, tımarlamak istercesine.  İlk baharın bereketli yağmurları yağar, her bir bayırdan pınarlar akar derelere.  Artık bağlarla buluşma vakti gelmiştir.  Bıçkılar  hazırlanır. Bıçkılı bıçaklar bilenir.  Zaman bağ budama vaktidir.  Herkes bilir bağ budamayı, ama Bayram Ağa’nın budaması başkadır.  Komşu  köyden Sıracın Ali, Tepelice’den  Kasım dayı  nam salmışlar bu köylerde. Aslında hiçbir kimse diğerinin budama şeklini beğenmemekte  herkes kendi bildiğini  uygulamaktadır. Kesilen bağ çubukları  yığın yapılarak bağın kenarlarına istiflenir.  Gılime  yığınları  güzün pekmez tavasının altına yakılır.  Budamanın yanı sıra bağ dipleri hafifçe aralanır. Bağ  tımarına özen gösterenler haziran ortasında filize budaması yaparlar.

             Toprağın ısınmasıyla köyün uşakları elerinde kazmaları  öbek öbek bağ yollarına revan olur. Bağ kazma zamanı köylüler kendi aralarında yardımlaşmanın ve imecenin en güzel örneklerini gösterirler. Bugün benim bağ, yarın komşunun bağı kazılır. Öğle yemekleri  bağ sahibinin ikramıdır. Öğleyin, genellikle kumpir salatası, un helvası,  tahrana  kavurması yenir. Bir de  yanın da ayran olursa değme amelenin keyfine.  Yorucu geçen bağ kazma esnasında tepelerden koyaklara sesler yankılanır.  Kimisi ölmüşlerine ağıt yakar, kimisi gurbetteki erine hasret türküleri söyler. Sarı Kız bir  tutturur ki “Yine gam yükünün kervanı geldi. Çekemem bu derdi de yavrum bölek seninle “  diyerek. Bu yanık türkü sesleri ağıt seslerine karışır. Budanan ve kazılan bağlar  uzunca bir dinlenmeye bırakılır.  Bağ  üzerinde özenle duranlar kükürt denen bir tozu bağ yaprakları üzerine serper. Bağ çubukları çok kahır taşır, ne su ister, ne gübre.   İnsan oğluna bağışlanan bir Hüda_i nabittir. Yağan yağmur  gıdası,  esen rüzgar  ilacı olur, bize en güzel mugaddi bir taamı hediye eder.

             Ağustos başında alaca düşer güney deki bağlara.  Bağların davetli, davetsiz pek çok ziyaretçileri vardır.  Köy koruma bekçileri yeterli gelmez ayrıca bağ bekçileri tutulur. Yaramaz çocuklardan,  köpeklerden, yaban hayvanlardan korumak için.  Bağ bekçilerine elde edilen üzüm miktarına göre ücret ödenir.  Bekçilik ücretine hasattan önce toplanan üzümler de dahil  edilir. Eylül başında  sergiler serilir çullar üzerine ak-kara üzümler kurutulur.  Sıra sıra, belli bir düzen içinde.  Sergilerde üzümler döndürülür her bir tarafı kurusun diye.  Eylül ayının  ortalarında tellal çağrılır.   Ey Ahali duyduk duymadık demeyin. Yarın   bağ bozumu vardır. Mera Yöresi’nde  bağa girilecektir.  Herkes  hazırlansın.” diye.  Küfeler  ıslatılır, sepetlerin  altı tamir edilir, sapları sağlamlaştırılır.  Komşulardan eşek  temin edilir.  Komşular yardıma çağrılır.  Bir bayram havası eser köyün içinde.  Gök Dere,  Tilki Deresi,  Mera , Ayvatdamı,  Dutluca bağlarına  komşu köylerle birilikte girilir. Armut Arası, Ceviz Arası bağları yine komşularla beraber hasat edilir. Renk renk, çeşit çeşit üzümler vardır bu bağlarda. Kızıl üzüm, kara üzüm, ak üzüm, köle doyuran, kecimen, pekmez üzümü, su üzümü, dökülgen, miski, ekşi kara, iri kara, razaki, yediveren, sultani, çavuş, horoz karası,  öküz karası ve daha niceleri. Her birinin  kokusu, tadı  ve lezzeti ayrı ayrı dır. Hatta  bu üzümlerin pekmezleri dahi farklı rayihalar saçar.   Gelinler, kızlar, delikanlı oğlanlar, ihtiyarlar, hatta çocuklar herkes bir iş yapar bağ bozumunda. Kimisi üzüm keser, kimisi sepetlerle, selelerle  üzüm taşır. Belli bir merkezde toplanan üzümler küfelere doldurulur.  Eşeklerle köye gönderilir. Karakaçan  pek huysuzdur, güz günlerinde. Çünkü yeterince beslenmiş enerjisini cömertçe almıştır  kırdan, bayırdan. Bir de  sıpası varsa  kontrol etmek  zordur karakaçanı bu  bağ yolunda. Hevenk üzümler  bağda ala konur geç güze kadar yemek için.  Bir şölendir, toydur, bayramdır bağ bozumu Toroslar’da.  Komşular yardıma gelir, aletler ödünç alınır. Ödünç verilir.  Sohbetler  edilir.  Yakımlar kakılır, içli türküler söylenir. “ Bağımıza gazel düştü güz oldu. Geçti bu vakitler ne de  tez oldu.  Derdim bin bir iken bin beş yüz oldu.” sözleri ta karşı tepelerden yankılanır.  Dilden, dile; nesilden, nesile bir  destan olur  Toroslar’da bağ bozumu.

           Küfelerle taşınan üzümler  şırahanelerin önünde  avluda bekletilir. Sırası gelen şırahaneye üzümünü döker. Köyde herkesin şırahanesi  olmayıp genellikle eski evlerde şırahane mevcuttur.  Şırahaneler  4-5 m2 alanı olan beton sıvalı havuzlardır. Bu havuzların zeminde bir oluk olup bu oluktan üzüm şıraları akar.O güzelim nefis kokulu üzümler  çizme giyilerek  iyice ezilir.  Bir şırahanede üzüm ezerken köye yeni tayin olan  kadın öğretmen merak ederek  sorar “ Kolay gelsin ne  yapıyorsunuz?”  Cevaben  üzüm eziyoruz Hoca hanım.  Hoca hanım üzümlerin bu şekilde ezilmesini bir türlü kabul edemez ama  pekmez imal etmenin  başka bir yöntemi de yoktur.  Üzüm tortularına curba denir. Curbalar biriktirilir mengede iyice sıkılır ta ki son kalan üzüm suları aksın diye.  Arta kalan curbalardan  sirke imal edilebilir.  Üzüm şıraları  küplere, dağarlara  doldurulur.  Şıranın içine  Kozağaç Köyü’nden getirilen  beyaz toprak dökülür.   Şıra bir anda köpürür.  Sonra dinlenmeye bırakılır. 6-7 saat dinlendirilir. Dinlenen şıralar süzülerek  pekmez ocağındaki tavaya aktarılır.  Pekmez tavalarında  7-8 saat  kaynatılır. Bakır kulplu tas ile pekmez karıştırılır. Ara sıra kulplu tastan  yukardan aşağıya doğru dökülerek pekmezin  kıvamı ölçülür. Ocakların altında bağ gılimesi, pelit çalısı, boz armut çalısı yakılır.  Pekmez kaynatma geceli gündüzlü  bir-iki hafta devam eder.  Köyün içini baştan başa bir pekmez kokusu sarar.  Geceleri ay ışığından, el fenerlerinden, kandil ve gemici fenerlerinden yararlanılarak işler görülür.  Gece yarısı aşağı mahallede bulunan Büyük bahçedeki  şırahaneden  bir ses duyulur.  Hafız Emmi  uyku esnasında Bir türkü tutturmuştur .” Kozan Dağı karlı buzlu. Etrafı gelinli kızlı. Gitme beyim öldürürler. O hayınlar dünden sözlü. Bu sözler Kuz Dağı'ndan karşı tepelere yankılan gider.   Kaynatılan pekmez bakır sahanlarda çalışanlara, komşulara  tadımlık olarak ikram edilir.  Irahma Aba yoldan geçenleri çağırarak “ Gelin uşaklar can için şu  pekmezin  tadına bir bakın “ der.   Yufka ile  pekmezin tadına bakanlar  “Sağ ol Abıla  bu yıl pekmez  pek güzel olmuş, Allah  yedirmek nasip etsinler “ diye dua ederler. Hakiki pekmez biraz acımsı ve kekre olur.  Pekmez şekerle tatlandırılabilir  ama  gerçek tadı  bozulur. Pekmezin  tavada son kalan kısmına akıda denir.  Pekmez ocağının altında Kumpir pişirilir, patlıcan közlenir,  yumurtadan kesilmiş tavuklar  kızartılır. Pekmez küplerde, dağarlarda saklanır.  Gelecek  hasat zamanına kadar yemek sonunda tatlı,  çobana azık, gurbete gidene yolluk,  yemek öğünlerinde katık olarak  tüketilir.  Pekmez ile  yapılan kuru kabak tatlısının ayrı bir yeri vardır.  Hasılı pekmez,  köylünün en önemli bir besin kaynağı olarak kuşaktan kuşağa asırlar boyu  insanlığa  hizmet etmektedir.

Mustafa Şen
 17 Ocak 2014
Selçuklu/ Konya

YORUM GÖNDERYORUM GÖNDER
  Adınız Soyadınız :
  Mesajınız :
Not : Lütfen küçük harf kullanınız. Maksimum 500 karakter

Önemli Not : Gönderilen mesajlar sistem tarafından kayıt altına alınmakta olup site yöneticileri tarafından görülmektedir. Lütfen bu hususa dikkat edelim ve başkalarını rahatsız edici mesajlar göndermeyelim.
Sayfa Üretim süresi :0,3164

© 2011 bozkirkarabayirkoyu.com
Karabayır Köyü Web Portalı http://www.bozkirkarabayirkoyu.com

Tam Ekran