Üye Girişi
Şifremi Hatırlat Şifremi Hatırlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

Konya - BozkırKonya - Bozkır
KARABAYIRKARABAYIR
KöyüKöyü
wwwwww
.bozkirkarabayirkoyu..bozkirkarabayirkoyu.
comcom

Dernek
Dernek Logosu Dernek Logosu

Basın Bülteni Basın Bülteni



YERLİ MALI HAFTAS I


defa gösterilmiştir

YERLİ MALI HAFTASI

İnsanoğlunun varoluşundan buyana en birinci önceliği geçim derdidir. 1. Dünya Savaşı sonrası oluşan ekonomik darboğazın ardından yabancı ülkelerepara akışının önünün kesilmesi ve toplumsal tutum bilincinin oluşması amaçlanmıştır. Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi Umumi Reisi Mustafa Kemal Paşa başkanlığında,  İzmir İktisat  Kongresi toplandı.   (17 Şub 1923 ? 4 Mar 1923) Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin Başvekili Mustafa İsmet Paşa  12 Aralık 1929 tarihinde TBMM?de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı. ?Tasarruf ve Yerli Malı Haftası? ilk kez 12 Aralık 1929 kurulan Türkiye Ekonomi Kurumu?nun kararıyla ve öncülüğünde 12-18 Aralık 1930 tarihinde kutlandı. 12 Aralık 1934?te haftanın adı ?Milli Ekonomi ve Yerli Mallar Haftası? olarak değiştirildi. Haftanın adı, 1946 yılında ?Yerli Malı Haftası? olarak kısaltıldı; 1950 yılında ?Ekonomi ve Yerli Malı Haftası? olarak değiştirildi. 1983 yılında bir kez daha değiştirilip ?Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası? oldu. Daha sonraki yıllarda, hafta, kısaca ?Yerli Mallar Haftası? olarak anılmaya başlandı

Tasarruf konusu tüm ülkelerde geçmişte önemseniyordu, bugün de çok önemseniyor. Örneğin, 31 Ekim 1924?te ilan edilen Dünya Tasarruf günü her 31 Ekim?de hemen her ülkede kutlanıyor. Ayrıca, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere, her ülke kendi sanayisini ve istihdamını ve dolayısıyla yerli malını teşvik etmek üzere önlemler alıyor. Örneğin ABD?de ?Amerikan malı al? (Buy American) kampanyası, halen canlı biçimde süren ve federal yasalarla güvence altına alınan bir kampanyadır. Tasarrufun ve yerli malı kullanmanın önemli bir boyutu da istihdamı arttırabilme çabasıdır. Türkiye Ekonomi Kurumu?nun ?tasarruf et, yerli malı kullan? söylemi, sanayileşme çabası yanında ?dış açığı ve dış borçlanmayı azalt? düşüncesinin de ürünüdür. 1920 sonlarında Büyük Buhran?ın etkisiyle, dış açıkların ve dış borçların ülkeyi çıkmazlara sürükleyeceği korkusu yoğundu. 1) Bugün ülkemizde tasarrufu arttırmak ve teknolojiye dayalı yerli üretimi teşvik etmek için öneriler ve çabalar görmek bizleri umutlandırıyor. 2) ?Tasarruf artarsa tüketim azalır, büyüme düşer? söylemi, yatırım ve ihracatı talep unsurları olarak dikkate almıyor. Daha fazla tasarruf, genel olarak daha çok yatırım ve ihracat anlamına gelir. (1)

Haftanın amacı, yerli tüketimin bilinçli olarak artmasıdır. Bu hafta süresince tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın önemi vurgulanır. İnsanların parasını, malını, eşyalarını, zamanını ve sağlığını gerektirdiği gibi korumak ve dikkatli kullanmasına tutumlu olmak denir.  Tüketilecek ürünlerin ülkede üretilen ürünlerden seçilmesinin gerekliliği anlatılır. Bu şekilde ülkenin zenginliklerinin artması amaçlanmaktadır. Ayrıca bilinçli tüketici konuları üzerinde durulur.

Bu haftada yapılan etkinlikler

Şiir okumaları,

Çizilen resimlerin sergilenmesi,

Günün anlam ve önemini açıklayan kompozisyon okumaları,

Öğrencilerin hazırladığı anlamlı skeçler, tiyatro gösterileri

Yemek ve gıda sunumlarından oluşmaktadır.

   Haftanın Ata Sözleri :

1- Yerli malı Türkün malı, her Türk bunu kullanmalı

2- Ak akçe kara gün içindir.

3- Sakla samanı gelir zamanı.

4- İşten artmaz, dişten artar.

5- Damlaya damlaya göl olur.

6- Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun.

    7- Güvenme varlığa, düşersin darlığa.

Bizim Yerli Malımız

 

Elin kokusuz, yapma gülünden güzel gelir,
Bana bizim bahçede boy atacak çalımız.

 

Yabancı tezgahlarda boy boy kolay dokunan
Paspaslardan güzeldir el emeği halımız...

 

Yüz vermem yabancının çeşit çeşit rengine
Bayraklaşır gözümde beyazımız, alımız...

 

Ne Frenk elmasına, ne Arap hurmasına
Muhtaç etmez ki bizi meyve dolu dalımız...

 

Gerçekten daha gerçek, güzelden daha güzel,
Her karışı hazine bizim yurt masalımız.

 

Arıca birlik olup çalışmayı bildik mi
Petekleri doldurur mis kokulu balımız...

 

Keçe olsa yabanın ipeğinden güzeldir,
Bizim yerli malımız, bizim yerli malımız...(2)

 

         İlkokulda okurken, öğretmenimiz günler öncesinden   ?Yerli Malı Haftası? kutlayacağımızı bildirir, biz de o haftaya sevinçle hazırlanırdık. Sınıf tahtasına ve okul panosuna bu hafta ile ilgi yazılar yazılır, resimler çizilirdi. Baş öğretmenimiz güzel resim yapar, şiir yazar, marşlar söylerdi. Sabahleyin derse başlarken yapılan içtimada bu hususta şiirler okunur, konuşmalar yapılırdı. Bu haftanın belli bir günü için öğretmenimiz bize;  ocuklar Çarşamba günü Yerli Malı Haftasını kutlayacağız, evinizde bulunan yiyeceklerden getirin hep beraber yiyeceğiz? derdi. Bunu duyan biz öğrenciler durumu anamıza söyler, onlar da günler öncesinden hazırlık yaparlardı. Evimizde bulunan yiyeceklerden; elma, armut. ayva, yer elması, havuç, ceviz, badem, kuru erik, kuru elma, kuru üzüm, leblebi gibi yiyecekleri bir çıkına sarar okulun yolunu tutardık. Belirtilen gün ve saatte sınıfta sıralar üzerine çıkınlarımızı açar hep birlikte, arkadaşlarımızla paylaşarak yiyeceklerimizi yerdik. Bu gün bizim için ayrı bir şölen, ayrı bir bayramdı adeta? Bu anılarımızı günlerce ailemize anlatırdık. Maziye baktığımızda o günler bir masal gibi geliyor.

         Bize çokluğumuzda masal gibi gelen bu haftanın anlam ve önemini  günümüzde daha iyi anlıyorum. İşletme fakültesi mezunu, iktisat politikası dalında yüksek lisans yapan ve 40 yıldır ticari işletmelerimize danışmalık yapan  birisi olarak yerli malı kullanmanın ekonomimize büyük katkı sağladığını bir fiil görmekte ve yaşamaktayım. 

         Bu gün ülkemiz ciddi ekonomik sıkıntılarla karşı karşıyadır. Yöneticilerimiz bir çok tedbirler almakta, çözüm üretmektedirler. Bireyler olarak bizler de bu sıkıntıların yükünü çekmek zorunda kalıyoruz.

         Benim kanaatime göre ülkemizin ekonomik yönden iki temel sorunu var. 

Birincisi; bütçe açıkları, yani devlet gelirlerinin giderleri karşılayamaması. Bu husus tamamen siyasi iradenin ve hükümetin taktir ve yetkisindedir. Ancak vatandaşların vergi sorumluluklarını azami derecede yerine getirmeleri elzemdir. Sağlam bir ekonomik yapıya kavuşmak istiyorsak bütçemizin gelir ve gider unsurları denk olmalıdır. 

İkinci husus; dış ticaret açıkları. Sattığımız malların aldığımız malların

bedelini karışlayamaması. Yine bu konuda siyasi irade, ilgili bakanlıklar ve ilgili kurum ve kuruluşlar gerekli tedbirleri almakla görevlidir. Bunlar ihracata yapılan teşvikler, yerli malı üretimine teşvikler ve vergi indirimleridir. Ayrıca ithal mala konan gümrük vergileri sair kısıtlamalar olabilir. Tüm bu uygulamalar hükümetlerin görev alanındadır.

Her iki açığı kapatmak için hükümetler iç ve dış borç bulmak zorundadırlar. Maalesef borçlanmanın bedeli çok ağır olmakta; hatta zaman zaman borçlar yeni alınan borçlarla kapatılmaktadır. Hal böyle iken ekonomimiz borç sarmalında boğuşmakta, borçlanmanın bedelini halkımız faiz olarak ödemektedir. Osmanlı İmparatorluğu?nun son döneminde uygulanan Düyun-u Umumiye devlet hafızasında yerini korumaktadır. (3)

Elbette hükümetler yerli malı kullanılmasını teşvik ve vergi politikalarıyla destekleyecekler, İthal malların da girişini gümrük vergileriyle ve kotalarla azaltacaklardır. Ancak toplumu oluşturan bireyler olarak bizlere de önemli görevler düşmektedir. Bilinçli tüketiciler olarak, tüm ihtiyaçlarımızı karşılarken yerli malını tercih etmemiz gerekir. Yerli malı kullanmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Gençlere yerli malı kullanmayı özendirmeliyiz.

Bu yazıda örnek olsun diye et sektörünü inceleyeceğim. Zaten diğer sektörlerde de hemen hemen yakın verilere ulaşabiliriz.

İnsan yaşamı için gıda temel ihtiyaçtır. Gıdaların şahı ettir. Türk Milleti olarak asırlar boyu temel uğraş konumuz hayvancılıktır. Orta Asya Stepleri?nden  göçmemizin önemli nedenlerinden birisi de hayvanlara otlak ve yaylak bulmaktır.

Gerçekten dünyanın en kaliteli etini biz üretiyoruz. Bizim etimiz, et ürünlerimiz, et yemeklerimiz fevkaladenin fevkindedir. Etimizi bir dünya  markası yapabiliriz. Hâlâ hayvan otlatmak için  yayla yayla gezen  üreticilerimiz mevcuttur. Köyde amatör olarak, şehirde profesyonel olarak hayvancılık yapan  bir ailenin çocuğuyum. Çevremde bir çok aile halen hayvancılık yapmaktadır. 20 yıldır Konya Kasaplar Odası?na danışmanlık yapmaktayım. Yıllar içinde birçok kasap ve hayvan üreticilerine danışmanlık yaptım. Sektörün sorunlarına vâkıf olduğum kanaatindeyim.

Et sektörü kırsal kesimde geniş halk kitlelerinin temel geçim kaynağıdır.

Tarımın ayrılmaz parçasıdır. Etin yanında süt ve süt ürünleri temel besim kaynağımızdır. Girdilerinin tamamını yerel kaynaklardan sağlar. Çoğunluğu aile işletmesidir. Geniş istihdam kapasitesine sahiptir. En fazla artı değer üreten sektördür. Bir hayvan yavrusu dünyaya geldiği zaman; yem, saman, katkı maddeleri, ilaç, veterinerlik hizmetleri, işletme malzemelerine ihtiyacı vardır.  Diğer yönden bu sektörün insan sağılığı ile çok yakın ilişkisi aşikardır.  İnsanoğlu hayvanın etinden, sütünden, derisinden, yününden, boynuzundan, iç organlarından, katı atıklarından istifade etmektedir. Ülkemiz ekonomisi için hayvancılık vazgeçilmez bir unsurdur.

Hükümetlerimiz hayvancılığı prim ve teşviklerle desteklemektedir.

Dileğimiz bu teşvik ve primlerin artırılmasıdır. Tüm bu olumlu  uygulamalara karşı hayvan üreticisinin belini büken et ithalatıdır. Hassaten lop et ithalatı üreticilerimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Moral ve motivasyon  bozukluğuna sebep olmakta, işletmeler kapanmaktır. Bu sektörde kapanan işletmelerin yeniden açılması çok zordur. Ülkemiz ekonomisi yukarıda saydığım bir çok marjinal faydadan yoksun kalmaktadır. Burada anlatamayacağım daha nice sosyal, sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Arzumuz en kısa sürede ve kesin olarak ithalatından vaz geçip pahalı da olsa yerli etimizi tüketmemiz gerekir. Kısa vadede yerli etin fiyatı yüksek bile olsa uzun ve orta vadede işletmelerimizin gelişmesi ile fiyatlar makul seviyeye çekilecektir. Bu konudaki örnekleri diğer sektörlere de teşmil edebiliriz.

Yerli malı ile ilgili bu yazımda güncel bir konuyu ele almak istiyorum.

Malum olduğu üzere masum insanlara, acımasızca zulüm eden bir devletin mallarına boykot kampanyaları yapılmaktadır. Bu çalışmaları önemsiyorum. Şahsen uygulamaya çalışıyorum. Biz millet olarak genel manada, her zaman, her ahval ve şartta yerli malı kullanmayı prensip haline getirirsek; bu tür mevzi, lokal, dar kapsamlı kampanyalara gerek olmayacağı düşüncesindeyim.

Sonuç olarak gıda, tekstil, mobilya, sanayi ve sair sektörlerde yerli malı kullanmaya dikkat edelim. Gerçek vatan severlik, milliyetçilik, devletçilik, ulusalcılık bu olsa gerek. Çocuklarımıza bu alışkanlığı kazandıralım. Günümüz dünya şartlarında ülkelerin bekası, halkın refah ve mutluluğu, ekonomik  değerleriyle ölçülmektedir.        

Yerli malı Türkün  malı, her Türk bunu kullanmalı.

 

Mustafa Arifoğlu

29 Ekim 2024

Selçuklu Konya

 

Dip Not :

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUM GÖNDERYORUM GÖNDER
  Adınız Soyadınız :
  Mesajınız :
Not : Lütfen küçük harf kullanınız. Maksimum 500 karakter

Önemli Not : Gönderilen mesajlar sistem tarafından kayıt altına alınmakta olup site yöneticileri tarafından görülmektedir. Lütfen bu hususa dikkat edelim ve başkalarını rahatsız edici mesajlar göndermeyelim.
Sayfa Üretim süresi :0,2422

© 2011 bozkirkarabayirkoyu.com
Karabayır Köyü Web Portalı http://www.bozkirkarabayirkoyu.com

Tam Ekran